Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
fazlaca tanıdık bi yüz fazlaca tanıdık bi ses ve çoközlenmiş bi dost...camın kenarındaki masaya fazlaca yakışmış olmamızdan kaynaklıydı belkide bu denli anlatma isteği...ben anlattım o dinledi...orta şekerli kahvenin kokusu...sona nedenli geçmiş olduğunu farkettim kendi anlattıklarımı yabancı bi kulakla dinledim konuşan ben diil gibiydim odenli geçmiş yani sadec tebessüm ettim...kar yağıo şimdilerde bu kentin üzerine ne çok yakışırdık asu ah bi görsen...ben biraz eğreti duruyo gibiyim...zaten birileri susarken ben hep fazla geveze kalıyorum...nedenini bilmediğim bi rahatlık var bünyemde aynı anda nasıl böle bitkin hissedebiliyorum hasta olmayamı ne çalışıyorum bilmiyorum...ihiihiii...ilgiye ihtiyacım var benimmmm küçük bi kız gibi ağladım geçen akşam nedenini hala bilmiyorum...bünyeme bişeyler fazla geliyo olsa gerek bişeyler eksikte kalıyo olbilir fazla düşünmeme gayreti içerisindeyim...içimdeki küçük kırmızı şeytanların yüzünden oluyo hep bunlar...birileri fazlaca oyalıyo gibi hayatı
fazlaca mutsuzluk yaşamış insanlar fazlaca yaşlanmışlar nasıl belli suratlarından...belkide ben sadece öle olduğunu hissediyorum içim acıyo o kadına bakarken soğuğu bile hissetmiyo sanki...uzanıp dokunmak istiyorum yüzündeki çizgilere bilmek istemek belkide sadce...yetişemiyorum her nefes alışımda eksiliyo gibiyim fazlaca düşünüyo gibiyim eski dostlara kırgın gibiyim birazcık hasta gibiyim mutsuz gibiyim yinede hep o okuduğum kitaptan olsa gerek birazda olsa umutlu gibiyim...birilerinin benim için bişeyler yapıyo olması nasıl ağır gelirdi eski bi his ama hatırlıyorum bide şimdilerde birazcık bunu özlüyorum sanırım...herkes bişeyler söylerken ben hiç bişey duyamadığımı farkettim dün...artık yazamıyo gibiyim sırf okuyamadığımdan kelimelerin bir araya gelememesinden belkide sadce benim gevezeliğimden...boğazımı yakan kanyağa inat tövbeler etmemden sadece fazla düşünmemek gerekliliğinin farkında olupda yinede düşünmekten hiç bizaman yeterince iyi olmadığına inanmaktan bi yaşlı insanların
bende tam o arasa diyodum az öncemde de aramadı... azöncemdede şimdide de yok şimdilerde...zaten olmayan bişeyi hiçde olmamış olmasından kaynaklı olması muhtemel bi hissizlik takip ediyo içimdeki gölgelerin peşi sıra birileri bişeyler fısıldıyoda ben hep tek hücreli yaratıklara aşık olan salak prenses modundayım ihihiihiii...kimseler üzerine alınmasın bu sözlerimi alanda yok esasen ya ben kendimi oyalıyorum...sonra sarıp sarmalayıup kırılan yanlarımı...gidiyorum...nereye bilmem gidiyorum işte...bedenimin burda olmasının hiç bişey ifade etmediğini bilir tüm uyurkende beni görme gibi bi şansızlık yaşamış hayatımın önemli şahsiyetleri ki bu şahsiyetler yanımda bulunmuştur tüm tatlı krizlerini atlatmak yada atlatamamak durumlarında...oda onların şansızlığı napalım hayat bazen bağzılarımız için fazlasıyla dayanılmaz olabiliyo...ki ben en çok onların yanında her nekadar öyle olmasada normal hissediyorum..bazen düşünüyorumda herşey fazla normal olmamdanda kaynaklı olabilir birileride aynalar
...ki ben en çok kar yağdığında sevinirdim tüm boğazına leblebi tozu kaçan çocuklar gibi...hüzün değilde ne biliyim bi abuk aynı zamandada arkasından gelen bi subukluk var sanki üzerimde yapmam gereken onca şeyi yapmıyo olmam yetmezmiş gibi okulada gitmiyorum bu aralar...kış geldi mutluyum bi avuç dolusu sevdiğim çikolataya sahibim ve senenin ilk karı deydi yüzüme...oysa içimde biyerlerde birileri mutsuz hala..fazla düşünmemek gerek fazla üzerine gitmemek birilerine fazla anlamlar yüklememek gerek...demiş ya...çok doğru sölemiş...yapmamak gerek esasen bunları boşuna hayalkırıklıkları biriktirmemek gerek...hayat bazılarımız için gereğinden fazlaca karman çorman olabiliyo bazı zaman...bir diğeri yalanlar söylerken kendinden bile şüphelenebiliyo insan...dudaklarımda eriyen kar tanesi içimi nasıl budenli üşütürki...saçlarım ıslanınca ruhum nasıl bu denli ağırlaşırki...acırmı hala sabahlarım...hala ağzımda patlayan şekerlerin çatur çutur tadı aklımda uyumak varken canım nasılda sayfalarca k
ne gökyüzüm var bol güneşli sana hediye edebileceğim nede,başka dünyalarım yada ne biliyim güzel bi şatonun altın anahtarı ne isterdin ki bilmiorumda zaten...zaten fazla bişeyede sahip değilim esasen...ben ve küçük ellerim bide cümlelerim var bazı zaman eksik kalan...soğukmu bu aralar acaba hava bilmiorum hissetmiorum saırım hissettiğim zamanlardada küçük bi kanyak şişesinden istenilen yardım bile yeterli olmuyo...hiç yardımı olmuyo senden çok uzak bi adamın...karman çorman hayatlarımız içiçe geçmişken bizler giderek yalnızlaşıyoruz oyuncak sevgiler kurup birbirimize armağan ediyoruz ve birbirimizi mutlu olduğumuza inandırmaya çabalıyoruz sırf biraz daha hafiflesin diye vicdanlarımız...yarını aklıma bile getirmek istemezken öbürgünkü planların içinde boğummamak adına tutuncak zamanlar arıorum...bazen de mutlu zaman aralıklarına taşınıyorum...ne hissettiğimi bilşememek içimi ürpertio..bir diğerinin nefesini saçlarının arasında hissetmek gibi...bir diğerini üzmek istememek gibi ama yined
hala arada dönen başımla geç kalmış bulunmaktayız içimizi kıpır kıpır yapan yolculuğa...bol kalorili bi kahvaltıdan sona hiçte erken gitmek istemiyo canım...hayatın bizi üzen yanlarından kurtulmak en azından uzak durmak gerek...herşeyin tamda gerektiği gibi olması dileğiyle...aşık bile olabilirim belki yeniden...çok iyibi kız olursam gece ruyamda şirinleri bile görebilirim hatta...
kahve kanyakla başlayan bi günün nasıl keyifli devam ettiğine kendimi dahil kimseyi inandırmak zorunda olmamak ne hafifletici bi neden insan bünyesinde...sonrasındaki saçbaş ve arabaya atlayıp güneşin doğduğu başka bi yere doğru hemde son hız gitmek..aynı zamanda gene korkmak geçkalmaktan gün ışığına ve daha bi çok şeye...ışığı kaçırmak küfretmek ama yinede mutlu hissetmek aralık ayında bahardan kalma bi papatya aramak durmak boş yere bulamamak ennihayetinde vazgeçip eve dönmek üşümek ama az öncesinde...hiç tanımadığın bi sıcaklığı özlemek...oanda orda tamda olduğum yerde başka bişeyi daha istemeden çokda fazlasıyla ii hissetmek kendimi...nası iyi geldi...çok sıkıldım nedenleri nasılları düşünmekten başkalarını üzmemek adına takınılan yapmacık hallerden...mutlu zaman arlıklarındayım şimdilerde...bide geç açmış bi papatya bulabilsem hiç fena olmıcak...allahtan kasımpatıları var bu mevsime özel...çokda düşünmemek lazım öğreneli baya oldu bunu zorlamamk inatlaşmamak olduğu gibi kabul etme
...'inanmadığın bişeyi hissedemezsin ki...'demişti oysa... ve inanmışmıydım bende şimdi hatırlamıyorum...yalanda sölüyo olabilirim...çocuktuk korkusuzduk ençokta yanlızdık sanırım...msallardaki kahramanların arasında geçen bi olaydı çokda önemli diildi esasen...aşk...çilekli şekrlerin tadı kadar...herşey kumdan kalelerimiz kadar hassas deildi henüz...çocuktuk ve güçlüyduk kendi dünyalarımızda yağan şekerlerle mutluyduk yeterince...büyümek merak babalar güçlü anneler sıcak uykular tatlı masalların bize ait olduğu zamanlardı...birilerine inanmak bukadarda zor değildi...hiç bişey beklemiorum şimdilerde...uzun zamandır mektup bile almıyorum zaten...oda çok öncelede kaldı...bazen daha fazlası yada daha azı yoktur jerşey olması grektiği gibidir ve biz kabul etmek te çokdaha fazla bişey yapamayız...uyndığımda sabahın körüydü ve ben hiç bişeyin olduğu gibi olmadığını düşünebilecek kadar uyanmıştım...hiç bi şansım kalmamıştı...zaten benim hiç müzik kutum olmadı...uykum yoktu...bi adam b
şeftali şarabının verdiği mayhoşluktan olsa gerek tüm bunlar...aşık olmaktan korkmak gibi aptalca bi duygu şimdilerdeki...yada saçlarımın yeni rengi..bilmiyorum özlenen bi kente gelmenin güveni...nebiliyim farklı bişeyler duymanın şaşkınlığı yada...hiç anlatamadım ne kendime ne bir diğerine eski mutsuzluklar zaten bu denli tedirgin eden hayatlarımızı yada en azından benimkini...bir diğeri gitmişken bir başkasınn yanında gözlerini kapatamamak yeniden...çocukça bi duyguyu anımsaman...ama inanmamak değil asla...kim istemeski kim sevmeski renkli şekerleri...cümlelerim eksik biliorum hep bu salak hallerim kahveyi bırakma çabamdan olsa gerek...anlatamıorum yazıorumda nekadarım anlaşılıyo bilemiyorum...iyi bi gece dilemeyi unutan birinin günaydını nasıl sıcak anlatamam...anlatmayada lüzüm yok esasen...şeftali şarabının tadını anlatmann lüzümsuzluğu gibi...geçmişi anlamaya çalışmak gibi yada elma şekerini neden sevmediğini açıklamaya çalışmak gibi...hiç bişeyi anlamlandırmak istemediğim bizam
hani demiştim ya keşke ikinci kez uyanmasaydım ilkinde herşey daha güzeldi die...bütün günüm o can sıkıntısıyla salak ruh halimle cebelleşmekle geçti...sona kendime bi bakıcı buldum farklı bişeyler istiodum ya...farlı bişeyler söledi sanki yada bana öle geldi...öle yada böle farketmez neticede o adam bana iyi geldi sanırım...gerçi hala renkli şekerler yağdırabilmiş değil ama olsun...hihiii ben hala sabırla bekliorum bi gün gerçekten gidebilene kadar...saçlarım ağır gelio bugün gidip sıcak bi duş almaya ihtiyacım var şiddetle...
girmem gerekn bi sınavı biras sancılı bişekilde kaçırmış olmanın tedirginliği yada sakinliği bilmiyorum bişeyler var üzerimde yarınki yolculuğu anlatmıyorum bile...yabancı geliyo gene herbişey hayatımdaki...bana bunca yakın o adam bile beni hiç tanımıomuş gibi gelio...mutsuzluk var dakunduğum yerlerimde...hayattan istediğim yada beklediğim ne farkederki hiç birini alamadıktan sonra...bilmiorum bu aralar hiç birşeyi biyerlerde hala çocuklar bayram gelio die seviniyomudur mesela merak ediyorum... ben bile yatak başlarında hazırlanan bayramlıkların heycanını kıyısından köşesinden yakalamış bi çocukken bi sonrakilerin bunu nekadar yaşadıklarını merak ediyorum...çokda gerek varmı bilmiorum aslında...zamansızlaşıo herşey zamanla...bizler duyarsızlaşıyoruz alışıyoruz...alıştığımı düşünüodum oysaki tam tammlanmamış oluşumum...canımın sıkkınlığından anlayabiliyorum...biri gelipte farklı bişeyler söylesin istiyoruum...farklı cümleler kursun farlı baksın ona buna bana...ne biliyim farklı bişey an
gökyüzüm olurmusun benim???yada nebiliyim ne olmak istersen bana ait veya benim dahil olabileceğim herhangi bişey...bilmiyorum birazda sen düşün bul bişeylerde oluver bi zamet...çok ihtiyacım var lakin çok yabancı olmasın istiyorum biraz tanıdıklardan olsun biri bişey olucaksa...ama nasıl olucanı bilmen gerek...mesela kahve olucaksan şekersiz olmalısın şekerli olucaksan illa ozaman az şekerli bi havan olucak bölesi daha çekici gibi..hihiii...hani çok özlenn biyere tek kişilik bi biletim var cüzdanımdada sözkonusu olan yere değilde daha çok daha uzak bi yerlere gidesim var buaralar..sırf birilerinden hiç bişey olmıcanı bilio olmamdan kaynaklanıo olsa gerek...nerdeyse aralık ayında tşört gilcek kadar küremiz ısınmış sanırsam..oysa ilk okulda öğrettiklerine göre kar yağıo olmalıydı sevgili yurdumun belli yerlerine...tırnaklarımı yemeyi bıraktım bu aralar renkli ojeler bile sürüyorum hatta...fazla bi değişiklik yok bunun dışında okula gitmıorum bi kaç gündür kahveyi daha az içiyorum daha a