Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
...kendi kendine buyüyen hikayeler sonunda kimseyi dışarıda bırakmaz...kendi hikayemin içine dahil olsam keşke bende diskalifiye edilmişliigin buruk tadı...şuanda içimden gemiler kalksa bilmediğim harikalar diyarına...hahhaaa ne hoş olurdu belki daha az canım sıkılırdı orda geçen bi hafta sonu...trende olur hiç farketmezz lakin ucuz olsun yeter...fazla bişey istemm genelde hayattan ve ona dair olan tüm büyük güçlerden...benim deliliklerime katlanıcak hatta belki katılacak bir diğeri yeter sonra bide puantiyeli şensiye bu kente çok yağmur düşüyo...sona bide renkli şekerler aslında bide sıcak şekersiz bi kahve serin bi güvertede içilen... tek kişilik oyunlar sıkıcı olmaya başladı bu günlerde...bir diğerinden kaçtığıma kesin kanaat getirmiş bulunmakla övünüyorum şimdilerde...içim sıkkın ama ruhum dahabi hafif gibi sanki...fazla bişey istememiştim oysa okente kar yağdığında gitsem gökyüzüne bakarken suratımda erise kartaneleri ellerim üşürken ruhum sıcacık olsa eskisi gibi...
...çok başka bi zamanda çok başka bi sabaha uyanan ve başka bi dünyada nefes alan bi adama çok yanlış bi yerde çok daha yanlış bi zamanda çokda yanlış bi şekilde aşık olmak...ve kendini öle olduğuna ve tüm bilindik yalanlara inandırmak...onun ve herkesin çabalarına rağmen bildiğin yalanlara inanmak bağlanmak daha az acır sanmak...en sonunda yapabileceğin pekde bişey kalmadığını farkedince dahasına grek duymadan geri dönmek hayatına...renkli balonları sevmek yeniden,hayaller kurmak,sergileri takip etmek,yemke yapmak istemek,aşık olabileceğine inanmak ve yanınada nefesini tutmana grek kalmıcak bi adama hemde...yeniden kendin olmak en nihayetinde kendine kalmak...sondefasını bile bile bu yalana alet olmak...bunca yetinmezlik içinde oadamla yetine bilceene innmak..budenli uzakken senn hayatından yanından kıyından köşenden senden...böle olması gerekliymiş diyip devam ediyorum şimdi okumadığım kitaplara yarım romanlarıma ve yğlı boya tablolarıma...o varlen uzaklıştığım kendime daha yakınım
...gerçek biçok şeyin boşa yaşanmasına neden olur bazı zaman...boşu boşuna yaşanan mutsuzluklar...yetmeyen günler...bilmemdaha neler neler...bölesi daha güzel gibiydi durduramamk kendini,kapamak gözlerini açtığında onu görmek,ve sabahlarını avcunda tutmak onun elleri üşürken...sesinin titremesi nasıl bukadar acıtır içimi nasıl böyle özlenir biri,nasıl böle korumasız kalabilirim zırhlarımı çıkarmamışken bile...hala bana ait hissetmesken bile nasıl budenli bana dair olabilirsin anlayamıorum...susmadın ya bu sefer nasıl ışıl ışıldı ağlarken içimdeki kent...tutmasaydım kendimi saatlerce ağlardım kucağında...hayatımın 3. tekil şahsı korkuların nasıl çocuksu kocaman adam nasıl korumasız ölece üzerinde görünmez kahraman kostümün ve sen tam karşımda dakikalarca...üşüyen ellerin bide kokun var şimdi aklımda ve ben yine gidiorum...sende kalsın kalanlar bana ağırlık yapıolardı zaten...bende kalanlar bna yeter bukadarı beni mutlu eder...şimdi yenilen bizmiydik yoksa zamanmı...belkide kazanmışızdır
...hani her aklıma geldiğinde benim içim acıo ya hani her içm acıdığında ben böle olmasaydı diorum ya...bazen başka türlü olmuş olduğunu düşünüorum...sen beni osabah terketmemişsin mesela...hiç parçalanmmamış ruhum ve nefret etmemişim daha bukentden...hiç incinmemiş kaçıp gitmek yok olmak istememişim...bikaç film izlemişis beraber...sonra biçok sabaha uyanmışıs sen bana hiç mutsuzluk eklememişsin...ve hep gülüşüne aşık olduğum adam olarak kalmışsın...içime batan sorular olmasaydı ben yine arkandan el sallardım...ruhun uzak tenin yabancı gözlerin düşman olmamış olsaydı mesela bana...gidiceni bilmek terkedilmiş olmaktan daha az acıtırdı eminim...bana bidaha aşık olursanki şayet mutsuzluklarıma karr verme sana dairse eğer ben gocunmm yaşarım...ama kendi korkularımızdan kaçamayız kendi bencil ruhumuzdan daha fazla acımasındie acıtmayı göze alırıs...keşke bana alışmaktan değil beni kaybetmekten korkmuş olsaydında benim sabahlarım bukadar acıtmasaydı tenimi...ve sen hep aşık olduğum o adam o
...güzel zamanlarımın en güzeliydi daha fazlasına gerek yoktu işte...belkide vardı bilmiyorum birdilim kızarmış ekmeğe yanında demli bi fincan çaya belki bi günaydın öpücüğüne...sonrasında özlemeye...belkide film izlemeye...kısabi msja yada ufak bi sohbete...gidpde tekrar dönmeler falan...nebiliyim her ne boksa işte gerekli olan ona...oysa sadece kocaman bi mutsuzluktu kalan...daha fazlası yok sonuyok başı yok...hiç olmadığı kadar yavaş zaman...anlatamadıkları ağır gelir her sabah hatırlann hergece incitir...keşke bikeredaha kapatabilsem gözlerimi korkmadan yanında...belkide gerçekten güzel zamanlarımın en güzeliydi ve dahasına hiç gerek yoktu...bilmiorum en çokta bilmemek sıkıyo canımı...bana öle şeyler söleki o şehir birdaha acıtmasın canımı benim...güzel zamanlarımın en güzeliydi oysa...ve sabahın körüydü daha...
...hani niç birşeyden emin olmadığın zamanlardaki gibi bi zaman şimdilerdeki...öncekileri hatırlatan...daha az yorup daha çok düşündüren...hep olduğu gibi kalamsını isteyip aynı zamandada daha fazlasını dileten...martılar...bi tek bu yaratıklar mutlu hissettirio bana kendimi...bide nedense nasıl olduğunu anlamadığım yaptıklarıyla beni karman çorman eden o adam...ama aklımda hep beni acıtırmı sorusu...kulaklarımda hep aynı şarkının tınısı...ve adımlıorum hala ıslak sokaklarda...bu kent hep ıslak zaten...bide martılar var hep gökyüzünde...bi öncekini kazırken yeni korkular var avuçlarımda biri beni tutsun ki bu sefer herşey farklı olsun...