Ana içeriğe atla
bende tam o arasa diyodum az öncemde de aramadı... azöncemdede şimdide de yok şimdilerde...zaten olmayan bişeyi hiçde olmamış olmasından kaynaklı olması muhtemel bi hissizlik takip ediyo içimdeki gölgelerin peşi sıra birileri bişeyler fısıldıyoda ben hep tek hücreli yaratıklara aşık olan salak prenses modundayım ihihiihiii...kimseler üzerine alınmasın bu sözlerimi alanda yok esasen ya ben kendimi oyalıyorum...sonra sarıp sarmalayıup kırılan yanlarımı...gidiyorum...nereye bilmem gidiyorum işte...bedenimin burda olmasının hiç bişey ifade etmediğini bilir tüm uyurkende beni görme gibi bi şansızlık yaşamış hayatımın önemli şahsiyetleri ki bu şahsiyetler yanımda bulunmuştur tüm tatlı krizlerini atlatmak yada atlatamamak durumlarında...oda onların şansızlığı napalım hayat bazen bağzılarımız için fazlasıyla dayanılmaz olabiliyo...ki ben en çok onların yanında her nekadar öyle olmasada normal hissediyorum..bazen düşünüyorumda herşey fazla normal olmamdanda kaynaklı olabilir birileride aynaların öbür tarafından bizim tarafımıza geçmeye çalışıyo olabilir ne biliyim...herşey ihtimal dahilinde şu sıralar...fazlada mutlu sayılamıyacamız hayatlarımızda mutsuz olduğumuzu kimsecikler söyleyemez ben biliyorum...yeni bi yıl gelirken ben bi öncekini nedense hiç bırakmak istemiyorum...bi sonrakinden çok daha fazla şey bekliyo olmam bir öncekini daha az benimsemediğim anlamına gelemiyo ne yazıkki ki ben ençok hafızamı sildirebilmek isterdim...her nekadar artık bundan vazgeçmiş olsamda...bilmiyorum belkide bilemiyorum ne biliyim bi çok şeye yetişemiyorum zaten hep biraz geç kalıyorum çoğaldığım zamanların sonasında eksildiğimi hissediyorum belkide yanılıyorum yoruluyorumda durup dinlenip en baştan başlıyorum bıraktığın izleri siliyorum yeni kokulara ihtiyaç duyuyorum ona hiç dokunmamış olmak istiyorum elimdekilerle yetinip aynı zamanda daha fazlasını diliyorum...nebok yediğimi bilmiyorum belkide...sabah gözlerimi güçbela açıp camdan bakınca yağan karı görmemekten kaynaklı tüm bu saçmalamam...büyümekle ilgili sanırım şimdiki korkularım daha az gitme ihtimalinin olması daha bi bağlı hissetmek bileklerini yada geceleri daha fazla uyuma isteğinin gelip bünyeye oturması hep bu yüzden...kirli çamaşırlarım okunmamış kitaplarım bu ayki sayısını sayısını bulamadığım dergim dün gece izlediğim film kırmızı ojelerim ve çantamdaki patlayan şekerlerim üşüyen ellerim bide çok konuşan kendim...dahası yada azını isteme benden neolur...sende bişiler söle bazen gerçekten geveze olduğumu düşünmek zorunda kalıyorum...bazıları fazla susutuğumu düşünsede ben onlarla zaten artık ilgilenmiyorum...birileri bişeyler söylesin...düngece kim bilir kimin kabuslarıyla eğlendin...kendi aynalarından korkarken o adam...başkası olabilmek adınaydı tüm yaptıkları...nasıl içimi acıtmıştı olduğu yerde kaldı dahası yoktu olmadı ona dair değil mutsuzluğum bu gevezeliğim aklıma geldi ondan...kendi kendine büyüyen hikayelerimizdi kimseyi sonunda dışarıda bırakmayan...ve birgün saf dışı etmiştik kendi ruhlarımızı en sonunda...hep bünyeye fazla ağır geldiğinden olsa gerek sonu yada başı olmayan romanlar gibi asırlarca süren her dilde başka başka anlatılıp her diyarda farklı farklı dinlenilen ve her çocuğun korkusuydu gece yanlız uyumak...çocuktuk fazla cesur fazla masum çokcada yanlızdık...ya şimdi???

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...