Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
bu kentin duvarlarını sokaklarını ve tümkötü binalarını boyayasım geldi bu gün...içimdeki kente elimdeki renkli balaonları salı verdiğimi insanların ençokta küçük kız çocuklarının nekadarda mutlu olduklarını varsaydım...sona yürüdüm bikaç zaman sona durup dinlendim onu gördümde görmemezlikten geldim o pastaneye uğradım dilenciye para verdim büfeden sakız aldım naneli hemde tranvaya bindim aynı şarkıyı dinledim üstüste 3kez...içimddeki kenti terketme planları kurdum insanları seyrederken...ne çok yorgun ruhum bu kente dair mutsuzluklardan ...ona bıraktım zaten ona dair tüm hatırladıklarım oda yabacı aslında tüm sokaklarına bu kentin uzak zaten kendine bile her zaman...genede onabıraktım tüm sevdiğim tarafik ışıklarını çıkmaz sokaklarını köşebaşlarını sevdiğim banklarını buşehri ona bıraktım...
insan ençok kendine benzeyen bir şehre dönerken acı çekermiş...tanıdıkdı busefer tadı bu mutsuzluun budenli tanıdık bi şehre dönerken nasıl olabilirdiki...ve tanıdıktı bakışı bu denli acıtmasına rağmen ruhumu...bakmasaydı daha iiyiydi ya bakmasaydım bende ardıma...gerçi geçti uzun zaman olmasada...birazda bu yüzden bu kente kırgınlığım...bu kentden kaçışım...silipde başlayabilsek keşke en baştan heryeni hayat bi öncekinin sayesindeyken nekadar zor unutmak herşeyi farkında olmak ne denli yorucu...kocaman bi valiz aldım bukenti sığdıramıcaağım kadarda küçük aynı zamanda tüm canımı acıtan sevdiklerim gibi zaten bi önckide bisonraki gibi...yanlız bugün diil yani önceki zamanlara dair benim mutsuzluğum...eskiydi tüm zamanlar eksikti onun bakışları...tanımaktan bile korktuğum hayatımın 3.tekil şahsı sen bana sadec mutsuzluklar ekledin...
hiç bişi sölemek istemediim zamanlarda olmama rağmen cümleler biriktiriorum satır aralarımda virgüller koyuyorum ardıradına bitmesin istiorun neyse bukadar ısrr ettiğim sürmesi için birtürlü anlayamıorum...sususyorum susuyorumda birtürlü geçmio bu uğultu içimdeki kalabalık şölenler kuruyo festivaller yapıoo koşturup duruo hep bu çocuklar offf bu kalabalık beni çok yoruoo...sesiz cümlelerimide alıp çıkıorum terasa bide kırmızı sek şarap alıorum bu bağbozumu mevsimine ne çok yakışıorum diorum kendime...uzun zman sonra ilk defa mutlu hissediorum ama yine aymı huzursuzluk var içimdeki kentde...onuda terkettim dün...tüm sevdiğim sokaklarına rağmen hemde daha kalabalık daha yorucu daha sıcak aynı zamanda daha soğuk olabilen bi kente kaçma pilanları kuruyorum daha çok mutlu oalbilme hayalleri kuruyorum bide...bide susuyorum gene cümmlelerim taşıo avuçlarımdan hassi...tr diip eğipyerden topluyorum düm dağılan yanlarımı sağdan soldan ordan burdan...farketmedi zaten bir diğeri ötekide hiç gelme
ve geçmişti herşey ennihayetinde...kaybettiğim onca şeyi alamadım belki hiçbi zaman geri...olsun yinede bendim bana kalan her seferinde...silmek tüm karalamaları o kağıdın üzerindeki ve daha koyu daha sert bastırmak budefa ve herseferinde bikere daha havaifişeklerin patlaması onu unuttuğun kentin gökyüzünde...uçan balonları salmak saatlerce izlemek buzgibi bira içmek denizkenarında güvenmek hayallerine tamda eskiden olduğu gibi oşarkıyı bağırabağıra sölemek yeniden bukadar keyif almak her adımdan...ve başlamak en baştan yine yeni yeniden...
zaten eksikti tüm zamanlar ve biz hep fazlaydık birilerinede hep kendimizi yetersiz gördük nedense...bırakıp gidenler aslında hep kendilerinden kaçmış...terkedip gittikleri kendi ruhlarıymışşş...çoğaldını sandımız anlar hep eksilmiş anlam zaten silikmiş onunlayken hayat daha bi anlamsızmış...genede acıtırmış canını,yüreğin en çok kendini acıtırmış...anlamaya çalışmak bile anlamsız uzun zamandır bir varmış biri yok olmuş için ezilmiş zaman yitmiş en çok ben acıtmışım yine tenimi okakuda zaten artık uçmuş...geçmiş herşey ama hala havada asılı kalmış tüm sölenemeyenler...