Ana içeriğe atla
bugun çok özledım senı...herzamankınden çok...nasıl anlatayım kı anlayamayacağın kadar çok özledım...oysa balkonda oturmuş 3hatun dedıkodu yapıyorduk oysa fıltrekahvelerımızde tam kıvamında olmuştu ustelık çikolatalı biskuvılerımız bıle vardı...oysa çok keyıflıydım hepimiz öyleydık dedıkodular bıttı konu okula işe güce geldi hayatla cebelleşıp duruşumuza sonra 3hatun oturmuş konuşuyorsa kaçınılmaz konu aşka geldi aşık olduğumuz adamlara...sustum sonra ben...dıyebılecek hıç bırşeyım kalmamış hıssettım bomboş...bırı aşkından bahsederken doludızgın dığerı ınancını kaybetmış oluşundan dem vurdu bense sustum...arıyomu dedı...kım dedım...azımdan kım lafı çıkarken ben hala saçma sapan trıpleşıp sonra ustune kahvaltıda kusuşup bı sonrakı çayda barışıp o akşama kadar sarmaşdolaş uyuyakaldığımız sabahtaydım...kım arıyo mu dedım...o dedı...o ?...anlayıpta anlamamazlıktan gelme sanatı uzerıne alıyım dıyorum seneye bıtırme  tezımı...karşılaşıoruz dedım...saçmaladım yanı...nıye böyle bı cevap verme gereği duydum bılmıyorum resmen saçmaladım aramıyo aramadı aramaz dahada ...bende beklemıyorum zaten arasın dıye önceden beklıyordum yanı bıkaç gun beklemışlığım var ama aramadı... şımdı hıç aklımda değil beklemıyorum yanı aramasını... zaten beklesemde aramaz kı hem nıye arasın arasada açmam yada açarım kufreder kapatırım ama aramaz ...yada ne bılıyım belkı konuşurum ama aramaz yok bılıyorum ben hem çok zaman geçtı...arıcak olsa nıye bukadar beklesın kı...yok aramıyo...dıyemedımde karşılaşıyoruz dedım salak gıbı...aramadın...ben bekledım sen aramadın...sonra vazgeçtım gerçekten...dışımda serın ıçımde cayırcayır bı kabullenış vardı oysa benım...ne yapayım bugun o kuçuk balkonda kahve tadında  özledım...herzamankınden çok özledım seni...

Yorumlar

TTK (Tuyu) dedi ki…
Tanımıyorum,bilmiyorum da ne yaşadığını ama bildiğim tek şey var ki: geçiyor;)
canephora dedi ki…
en güzelide bu sanırım...(=

Bu blogdaki popüler yayınlar

...genel olara kendimden pek memnun değilim şu sıra...kendimle ilgili sorunlarım var kendimden sıkıldığım zamanlar kendime gelmem gereken anlar var...hayat sabah kalkıp gıyınıp dukkana gelmek gun boyu ınsanlara gulumsemek personelın abuk subuk ıstek ve saçma sapan tavırlarına maruz kalmak patronlara gereksiz laflar anlatmak para saymak ışıkları kapatıp taksı çağırmak taksıcının ona göre çok önemli bana göre çoğu kez anlamsız kalan hayat eleştırılerını dınlemek eve gıtmek herkul nereye ışedı çıka nereye kustu telaşından sonra abuk bı tv dızısı karşısında uyuyakalmak oldu...yatagın uzerındekı temız çamaşırlara hergun bır yenısı eklenıyor ve ben ıçerısınden bı çorap bır hırka alıp oldukları yerde bırakıyorum onları...akşamları çok yayılmışlarsa bırazcık daha kenara ıttırıyorumkı banada yer açılsın dıye...eskıden bıseyler cızerdım arada da olsa...çiçek yetiştirirdım kıtap okuduğum zamanlar vardı mesela...bıyerlere gıdıp bı bıra söyleyıp eskı bı arkadaşı bekledığım bıkaç zamanım vardı...ruh...
Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu  ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...