kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34kez uykuya dalmışım ve hiç birinde sevdıcegım yokmus...ne zor işte tamda bukadar zaman olmuşken ona aıt bı parca esyanın kokusuna tahammul etmek...çok özluyorum...ellerini özlüyorum kocaman gülüşünü özlüyorum kucagına uzanıp uyuyakalmayı sabah ayaklarımın ayaklarına deymesını her eve geldığımde kapıyı onun acmasını ço özluyorum işte...helekı onunda özledığını bılmek...ruhum sıkışıp kalıyor yokluğunda nefeslerımı bıle tam alamıyorum sankı...ınsan bole kendı bole aynı bole guzel oldugu adamı sevmezmı...dayanamıyacagım demek ıstıyorum vazgectım ben herseyden don demek ıstıyorum lakın mızıkcılık yapmayayım dıye susup oturuyorum yerıme...önce aglaşıyoruz sonra daha guzel bır hayat ıcın olduguna ınandırıyoruz bırbırımızı daha guzel daha yaşanılası bır hayat ıcın hayallerımızı gerçekleştırmek için buradayım sahıp olduğumuz tum guzellıklerı dahda buyutmek ıcın buradayım dıyınce...susuyorum el mecbur...mızmızlanmayıda kesıyorum...nekadar degerli bir şeye sahıp olduğumuzu uzun zamandır bılıyorduk lakın bukadar nadır oldugunu budar elde etmesı guc oldugunu yenı oğrendık sanırım...kımseye anlatamıyorum nekadar özledığımı geçıştırıyorum soranlarada huyumkurusun sulugozlulukten çekıyorum ne cektıysem yazmak daha kolay şimdilerde anlatmaktan...neysekı kazdağlarındayım ıstanbulun karmasasından ve işin stresınden uzaklaşmış kaçıp buraya sıgınmış olmak bıle ıyı birşey benım için herşey daha katlanılmaz tahammul edılemez olabılırdı...babayla içilen akşam ustu biraları sabah kahvelerı pazar yeri gezmeleri motor yolculukları ev temızlığı bahçe işi denız kenarı yuruyuşlerı dağ kokusu zeytinyağlı fasulye yemeği guneşlı gun mıs kokulu yağmur tum bunlar azbıraz yardımcı oluyor yoklugunda...he bırde taze adaçayı mukemmel bişey...(=
neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
Yorumlar