Ana içeriğe atla
hiçmi koruyamm ben kendimi hepmi param parça olur tüm iyi yanlarım...gidenler hepmi acıtır kalnlara lafım yok henüz...herzaman iyi insanlarla karşılaşmayabilir insan yinede korumalı metanetini...henüz insan olabilmenin ilmine erememiş yartıklar varken fazlaca kişinin gereksiz yere nefes alıpverdiğine olan inancım giderek büyüyo...yapamadıklarımın altında kalırken tüm çocukça yanlarım...beni bu denli acıtan adamların nası bi masalları olduğunu düşünüyorum...hepmi krılır insanın ruhu budenli...güneşi görebildiğim zamanlarda hikayeler uydurup farklı farklı kadrajlarım olsun istiyorum...zamanı tutabilsem mesela bir an bir an olsun tüm dünya dursa ben dönerken...tüm renkli balonlar benim olsa yada...bencil de olsam geveze olabildiğim kadar hatta biraz daha uğraşıp kötü bile olsam...zamanı tutabilsem avuçlarında...sussam yada en azından bukadar konuşmasam sıkılmasam kaçmak istemesem...okuduğum romanlar gibi olsa herşey sonunu başından tahmin ettiğim hayatlar kendini tekrarlamasa ben istemedikçe...bütün suç bendeyken daha ne yapabilirim insanlık için ki...eksik cümlelerim kırmızı saçlarım sıcakta olsa üşüyen ellerim yitik zamanlarım bide geveze yanlarım var...insanların söyleyemedikleri benim içimi ezip geçerken sölenn yalalar havada nasılda asılı kalır ve inanmak istediklerimi tutup alırım asılı kaldıkları yerden...herşey birazdaha mutsuz yada mutlu olabilmek adına...

Yorumlar

Asuman Unsal dedi ki…
hişşşt
burayı geçiyorruz şimdi

ohh hayat yine miss
bahar
falan
şaane gör bak en güzelinden misli
tarçınlı
canephora dedi ki…
tarçınlı olsun zaten hayat senin içini ısıtan o çok sevdiğin salepler gibi((=geçiorum zaten...çok özlendin...((=

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...