Ana içeriğe atla
hiç gitmek istemediğim şehirleri zaman geçtikçe hep çok sevdim çok alıştım...güzel insanlar tanıdım hayalkırıklıklarım oldu aşkından ölüpbittiğim adamlar unutamadığım anlar sağlam dostluklarım oldu ve ben o şehirlerden ayrılamazmışım gıbı geldı hep...şimdi 5yıl önce içimdeki cam kırıklarından kaçıp geldiğim bu şehirden gitmek bir tuhaf etmiyor değil beni...yeni başlangıclar yapmak zorundasınızdır bıkaç zmanda bır hayatınızda bazen zorla ınatla ama yapmak zorundasınızdır işte...şimdi ben tamda öyle bi zamandayım...bılıyorum ki kalırsam çok başka gidrsem çok başka bir hayatım olacak bikaç zaman içersinde...çok zor geliyor lakin bikaç yaş daha gençken ınsanın ruhu dahabir kolay oluyor bu şehirleri arkada bırakıp belirsiz biryerler doğru ılerlemek...akşam elinde rakısıyla gelen arkadaşı çarşıda elindeki çiçeklerle dilenen ayşe teyzeyi evin balkonundan gözuken sesıne alışması aylar alan viyadüğü kötü bile olsa yaşadığın  onca anı bırakta git bilmediğin karman çorman kocaman bir şehre...oysa ilkgençlik zmanlarında ne çok isterdim istanbulda yaşamayı...şimdi sadece urkutuyor ruhumu...e bide bi adam var varlığına alışılmış yokluğu yanlız hıssettıren...onuda dığerlerı gıbı burda bırak git şimdi...tüm bunların dışında heycanımı otur anlat desen yok anlatamam sanırım...iş iş diye arayıp dururken belkide en guzel yerınden başlıyorum şımdı...yeni mezun olmama rağmen tamda hayallerımdeki gibi bi iş hemde tek farkı sahibi değil işletme muduru oluyorum...taşlar yerlı yerıne oturmaya başlıyor belkıde hayatlarımızda içimin bulantısı geçince çok daha ıyı hıssederım bılıyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...