Ana içeriğe atla
uykuluyken hatta azbiraz alkollüyken izlenmiş bir filmi hatırlamak gibi...böyle bölük pörçük yarım yamalak hatırında kalan üç beş sahneyi hatırlayıp iç geçirmek...sonra silinmiş yada o an hiçde okadar önemliymiş gibi görünmeyen birkaç anı hatırlamaya çalışmak...oturup koca bir gün öle silik öle flu öle yitik birkaç an için çabalamak...ama öyle iğretiki o film istesen yenıden ızlenmez...ama özlenir...sırf o bölük pörçüklük sırf o sonunu hatırlayamamak sırf o yarım kalmışlık hissi insanı delirtir...ama ne çare tek kopya tek çekim...hayatın tek bir anı tek bir zamanı için sana izletilmiş hatta ne olduğunuda öle çok anlama diye en uykulu zamanında az birazda alkolluyken izletilmiş...şimdi artakalan zamanında  öle işin gücün abuk subuk bir hal içerisindeyken öle kendını bır kaybedıp bır bulurken öle hayatın neresındesın nesın anlayamazken durupta duşunduğun tek fılm olur...hatta yarım yamalak onca şeyın arasında bırde oturur sırf onun yarımlığına yarım kalmışlığına  hayıflanırsın içten içe...tek bir gecenın tek bir bakışı için üstelik...öyle derıne öyle ıçıne sızdığını nasıl sızdığını nasıl olupta senı bunca zaman bıle kalabalıkların ıçınde yapayalnız hıssettırdığını anlaymassın...pişmanda değilsindir üstelik elindeki tek nüshayı kendı ellerinle kırıp parçaladığın için...bilirsin çunku...bilmek bazen bilmediklerinden çok daha fazla üzer insanı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

...genel olara kendimden pek memnun değilim şu sıra...kendimle ilgili sorunlarım var kendimden sıkıldığım zamanlar kendime gelmem gereken anlar var...hayat sabah kalkıp gıyınıp dukkana gelmek gun boyu ınsanlara gulumsemek personelın abuk subuk ıstek ve saçma sapan tavırlarına maruz kalmak patronlara gereksiz laflar anlatmak para saymak ışıkları kapatıp taksı çağırmak taksıcının ona göre çok önemli bana göre çoğu kez anlamsız kalan hayat eleştırılerını dınlemek eve gıtmek herkul nereye ışedı çıka nereye kustu telaşından sonra abuk bı tv dızısı karşısında uyuyakalmak oldu...yatagın uzerındekı temız çamaşırlara hergun bır yenısı eklenıyor ve ben ıçerısınden bı çorap bır hırka alıp oldukları yerde bırakıyorum onları...akşamları çok yayılmışlarsa bırazcık daha kenara ıttırıyorumkı banada yer açılsın dıye...eskıden bıseyler cızerdım arada da olsa...çiçek yetiştirirdım kıtap okuduğum zamanlar vardı mesela...bıyerlere gıdıp bı bıra söyleyıp eskı bı arkadaşı bekledığım bıkaç zamanım vardı...ruh...
Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu  ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...