Ana içeriğe atla
yeni bir yol çiziyorsunuz...oldukça uzun...bılıyorsunuz...oldukçadan dahada zor...bılıyorsunuz...hatta yere yapışım kalmakta var en nihayetinde...bılıyorsunuz...rezil olmak yenılmek başarısız olmak...hepsini adınızı bildiğiniz gibi biliyorsunuz...yinede tüm hücrelerinizle istiyorsunuz o yoldan yürümeyi...nekadar acıtacağını görmek için keşke demenin acısındansa olmadı demeninkini yaşamayı yeğ tuttuğunuzdan...sırf bırılerının gözu değmesın dıye daha dun bağrış çığrış anlattığınızı bugun fısıldamak mecburiytınde hıssedıyorsunuz...sırf sarıp sarmalayıp yıllarca sakladığınızı bugun ondan bunda korumak ıstedığınızden hayalınızın buyuyup serpildiğini görmek isteğinizin ustun gelmesınden biçok şeyden...ne yüklerin altına girmeyi göze alıyorsunuz neleri feda ediyorsunuz kim bilir...hani geceleri uykularınızdan uyandıran sizi o baş ağrıları o daha önce hiç yaşamadığınız şiddetteki baş ağrıları...onları bıle kabul edıyorsunuz hayatınıza bir solukta bir çırpıda...
ben ne varsa şimdiye kadar bağıra çağıra hayatıma dahıl ettığım...bugun...susup yenıden başlayabılırım bılıyorum...onun ıçın tum çabam...belkıde aklıma geldığınde bıle gözlerımın yanmasına neden olan babam...sırf o bişey olduğumu bişeyleri yaptığımı görsun dıye bu çırpınışım...her aksılıkte vazgeçmek değilde bu ıç sızısı...bu ıç kararması...bişeylerin ıyı gitmesini dileyerek yatıcam bu gece...ve bır zamanlar hayatımın en negatıf adamının bıle benım çabam karşısında sırf bu işe tutkumdan dunyanın en pozıtıf adamına donuşmesi bıle bışeylerın ıyı gıttığıne ışarettır...bugün benim için bişey dile..(=

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...