Ana içeriğe atla
insan büyümekten korkuyor...bazı bazı düşündükçe zamanda kaybettiklerini kalanıda yitirmekten korkuyor...güzel çocuklardık biz oysa...sokak hayvanlarını elimizdeki simitlerle besleyip sabahlara dek  kartopu oynamışlığımız vardı...aynı yataklarda uyuyup didişe didişe ettiğimiz kahvaltılar...kırgınlıklarımız küçüktü fakat bılemedık biriktiklerini...biriktikçe büyüdüklerini büyüdükçe bizi eksittiklerini...onlar büyüdükçe bizim hayallerimiz küçüldü sevgimiz ümidimiz tüm dileklerimiz küçüldü tükendi...oysa kutular boyamıştık içine şekerler doldurmuştuk doğum günleri geçirmiştik sarhoş olmuştuk sokaklarda...kimseye ihtiyacımız yokmuş gibi...öyleydide çoğu zaman şehirler terkettik yetmediği yerden başlamak için tren garlarında uyuduk...bağrış çığrış kavgalar ettık inceldiği yerden kopsun diye kopmadık...kopmamıştık ozamanlar henüz...bazı sevgiler hastalıklıdır bazı dostluklar kırıcıdır bazı insanlar uzak kalmalıdır birbirinden...biri büyürken diğeri büyümez kalır öğlece...biri büyümekten korktukça büyürken diğeri düşünemezken bile büyümeyi küçücük kalır hep o meyveli yoğurt seven çocuk olarak...bazı dostları tek bir an için çok özlersiniz...hiç bir zaman hiçbirkere değilde tek bir an için işte...ve sonra daha çok korkarsınız büyümekten büyüdükçe arkanızda kalanlara baktıkça dahasınıda yitirmekten korkarsınız...oysa zamanın çok başka bi yerinde güzel çocuklardık biz...bikaç defa sınıfta kalmışlıklar yaşamadık değil bikaç zaman hatalar yapmadık değil hatta sırf inadımızdan ayrı apayrı hayatlar kurmadık da diyemem...ama insan bazen sadece tek bir an için tonlarca özlüyor bir diğerini...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...