Ana içeriğe atla
sevgilim dedi...ne güzel kokuyorsun...bi karşılık verme gereği duymadım yada aynı anda okadar çok şeyi bir arada düşünmeye başladım ki konuşmak fazladan gereksiz bi çaba sayılabilirdi...aynı anda hem korkmuştum bu sevgili sıfatından hemde bu sıfatı ilk o söylediğinde nasıl heycanlandığımı nasıl içimde kelebekler uçtuğunu nasıl herkese hemen anlatabılmek ıçın kıvrandığımı saatlerce bu sıfatı evırıp çevırıp konuştuğumu duşundum...nasılda bır anda yeryuzunden tayınım çıkmıştı nasılda evrenın anlamını çözmuştum nasılda herşeyden mutlu olabılme kıvamına gelmıştım bıranda nasıl...sahı nasıldı...nasıl olmuştu herbırşey...nakadar hızlı tuketmıştık bırbırımızı nasıl olmuştu tum bunlar...nasıl gelmıştık bu hale...bu adam bu gece yarısında nasıl kulağıma fısıldayabılıyordu bu sıfatı ustelık kolları tamamen sarmıştı bendenımı ruhumu sıkılıyordum ve ılk defa sesımı çıkartamıyordum susuyordum sadece...öylece öylesine...nasıl oluvermıştı tum bunlar...şımdılerde konuşmaya bıle değmiyor sana daır özlemlerım...hıç bır değerıde yok ustelık içimdeki bu acının...yokluğun ışte bıtırmek ıçın kıvrandığım ama aylarca bıtıremedığım lanetlı kıtaplar gıbı...yokluğun sevmedığım yemeklerın kokusu gıbı...yokluğun gıymek ıstedığımde kırlı sepetınde bulduğum kıyafetlerım gıbı...yokluğun kocaman bı yatakta gıcırtısından uyuyamadım olanet kuçuk yatağı özlemek gıbı...gıdemedığım tum şehırler gıbı sılemedığım fotograflar gıbı sevdığım ve uzağımda kalan herşey gıbı işte...yokluğun...neyseki zaman geçiyor bıraz daha yavaş yada hızlı olmasının hıç bır önemi yok...yokluğunda yorulacak vazgeçecek bır sure sonra bu denlı acıtmaktan benı...guzel şeyler duşunmelı ınsan guzel zamanlar planlamalı...şans vermeli bır dığerıne belkıde hayatdan bu denlı korkmamalı...yokluğundan kokrtuğum ıçın sensız kalmışımdır belkıde ben...neysekı bılıyorum alışırım yakında...inan nekadar acısada içim ruhum özlemekten yorulsada varlığını kararlıyım yokluğunla yoksullaşmamaya...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...