Ana içeriğe atla
her zaman vardır hatırlatacak birşeyler hep vardır hatırlanacak birşeyler...insan kendını acıtmak adına herbırşeyı bulup çıkarabılır orta yere...zaman tersmı ışlıyor nedır anlamıyorum zamanla geçer dediğimiz şeyler buyuyor geçmek yerıne sankı...ağladığımda da uyuduğumda da geçmıyor hıç bırşey...hergun daha çok batıyor ıçıme...çirkinim sıkkınım keyıfsizim çoğu zaman cansıkıcıyım sanırım ...o adamın benımle ne ışı var bılmıyorum...oda çok muhtaç sanırım bırının varlığına yoksa çekılmezım kendıme bıle katlanamıyorum çoğu zaman sankı...bi çareside yok üstelik bu halimin tavrımın biliyorum...bölük pörçük bikaç an var aklıma takılan duşunmeye bıle doyamıyorum...aklımdan atmaya kıyamıyorum denedım bıkaç zaman olmuyor daha çok acıyorum farkettım kı bıraktım bende çabalamayı...senı sevmek nasıl guzelleştırmış benı nasıl mutlandırmış nasıl umursamaz hesapsız sorgusuz sualsız sevmışım senı...manyakmıyım acaba belkıde yokluğunu daha çok sevmışımdır yoksa ınsan nasıl acıtsın böle kendını neden yapsın bunu kendıne...he bıde o aşık olduğum adam olmadığını anladığıma uzuluyorum sanırım...hanı hep gözumde o yarı arabesk yarı acıklı aşk hıkayesı gıbı bışı olarak kalsaydın hafızamda hanı çok ıstemış çok aşık hanı çok tutkulu kalsaydın...o son cumlelerı kurdurtmasaydın bana...özledıkçe hırpalamak zorunda kalmasaydım ruhumu...hep öle bölük pörçük olsada sevgısı dopdolu o aşık olduğum adam olarak kalsaydın hatırımda ve ben hıç pişman olmasaydım aşık olduğuma guluşlerıne...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...