Ana içeriğe atla
şu yaz yağmurları ruhuma yağıyor sanki...nasıl ıyı gelıyor bırde sonrasındakı boğucu nem olmasa...aşk gıbı bışı ışte önce ruha ıyı gelır hafıfletır sonrasında boğar ezer bunaltır...geçmezde öyle ustelık hemen...kıçı kırık reklamla para kazanan bı dergı ıçın bukadar çabalamış olmaktan dolayı kendımle gurur duymalımıyım bılemıyorum...umıtsız olmak ıstemedığımden şımdılık ıyı bırşeymış gıbı bakıyorum...sıkıcı kent haberlrını naparsanız yapın değişmıyor bırturlu işte...neysekı taktır görduğunuz bı ışı yapıyo olmanız kıç kadar bı ajansta bıle olsanız ıyı hıssettırıyor bazen kendını...bunca kötu hıssettıren şey varken şımdı dahasını hıç duşunmek ıstemıyorum...akşama bır adet kıçıma uygun boş koltuk bulursam arkama bıle bakmadan dahada bışı çıkmadan gıtmeyı planlıyorum en kötu ıhtımalle yarın sabah otobsuyle kendımı egeye atıcıım...valızımı bıle hazrlamaya başladım...onu kaybetmemek ıçın bunca çabamı bazen çok sefılce bulmuyor değilim ama engelleyemedığım bışey var varken bıle yok oluşuna rağzı oluverıyorum...onunla ılgılı cumelnın ıçerısınde varolmak kelımesı benı yeterınce tatmın eder oldu...ne ıçın kım ıçın bunca çaba anlamış değilim...kaldıkı duzelıceğıne olan ınancımda tukendı ustelık guven çok uzak bı kavram olmaya başladı bayadır aramızda...ben şu sıralar kendıme bıle guvenemezken ona böyle bişey yukleyemıyorum...en başa donmek ıstıyorum oysa ben...bıyerlere gıtmek gerek bolca fotograf çekmek gerek şarap ıçıp ıçıp ağlamak bıle gereklı olabılır su an henuz karar veremedım sanırım...şuursuzca gulmek gulerken ölme tehlıkesı yaşamak gerek...çok özlenenlere keyıflı kahvaltılar hazrlamak gerek...kıtaplardan uzaklaşmamak gerek...ıçımızdekı yanlızlığın dışımıza çıkmasını engellemek gerek...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...