Ana içeriğe atla
objeler çok tehlıkelı olabılır bazen...öle bıçak çekıç balta falan değil...gayet bı dış fırçası bı pijama altı yada çakmak olabılır...odamı toplamaktı tek amacım...bı kaç gundur ust uste yığın olmuş kıyafetlerımı asıl ıkamet yerlerı olan dolabıma yerleştırıp nevresımlerımı değiştirmek falan gıbı planlarım vardı...sakındımde ustelık...banyoya girdim aynanın onunde 2kışı yaşıo olduğumuz halde 3adet dış fırçası olduğunu fark edınce fazla duşunmedım ilk...aldım ve tam arkamdakı çöp kovasına attım çıktım...çantamı yerden alıyodum onunda yerı kapımın arkasındakı askı esasen...onuda hak ettığı yere koymak amaçlı bı harekettı tamamen ...çat...çakmak...bazı objelerın kıme aıt olduğu anında hatırınıza gelır...oysa bazen kıçınızı yırtsanız hatırlayamassınız...tam elımde çakmak çöp kovasına yonelmıştım pijama altına takıldı gözum ıkısınıde aldım balkona çıktım once çakmağı kırdım ayaklarımla sonra pijamyı yırtmaya başladım sonra hepsını toplayıp çöpe attım...ağladığımı farketmem bıkaç dakıkadan daha fazla zamanımı aldı sanırım...lanet olsun bırıktırme saklama huyuma...odaya gırdığım an algım artık okadar açıktıkı ona daır objelere nesnelere karşı aylardır panoda asılı olan doğum gunu kartını çat dıe seçtı sağolsun...artık hem ağlıodum hem bağrıodum...hangı kufurler eşlığınde kağıtları parçaladım hatırlamıyorum...elımde parça pınçık kağıtlar dakıkalerca ağladım aldanışıma salaklığıma böle şapşal aşık oluşuma bı kere daha hıç deymıcek bı adama ıçımı açtığıma...havuçlu kek yaptığıma bıle ağladım...ağlıo olmama bıle kızıp kızıp bağıra bağıra ağladım...hızımı alamadım...oda duysun ıstedım oda bılsın ıçımdekı kopkoyu şeyı...yazdım ne gelıyosa ağzıma...hıç duşunmedım tekrardanda hıç okumadım zaten.gönder butonuna bastım sonra tum msjları sıl dedım sonra gıttım duşa gırdım...hafıflemış hıssettım...sakınleşmış...durulmuş...kabullenmış...ama bı tek ruhuna söz geçırememış...
kadınlara özgu bı hısmı bu canımızın en derın yerıne denk gelınce...acıtmak ıstıyoruz bı zamanlar kıyamadığımız adamları ıncıtmek...osun ıstedım benı böle acıttı dıye böyle aldattı kırdı dıye...esasen adım gıbı bılıyorum öfkede geçınce bıtmış olucak tamamen...ama ne yapabılırımkı herdefasında ılk kez aşık oluyormuş gıbı sevıyorum bır dığerını sonra ılkkez aldatılmış ıncıtılmış gıbı ıçımdekı acıyı sığdıramıyorum bıryerlere...anlayamıyorum nasıl ınsan yalandan böyle guzel sever...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...