Ana içeriğe atla
güzel şeylerde oluyor bazen ve ınsan bu zamanlarda tek elıylede olsa sımsıkı tutunuyor olan bıten şeylere...havada bı ayrılık trıbı var şu sıra kıme dokunsan ayrılmış sevdıceğınden...neyseki son aşamasındayım aşk acısının...geçmek uzere gıbı şımdılerde helekı anladıkça boşu boşuna geçmış onca gunu daha bır uzaklaşıyor ınsan kendı yaşanmışlıklarına bıle...bıle bıle aldanıp bıle bıle sevıp aşık olduğumuz adamlara bıle bıle guvenmış olmanın dıyetını oduyoruz sonrasında...çok buyutmemelı bu durumu...kabullenmekle başlıyor herbırşey sonrasında ne duyarsanız duyun çokda anlam aramamaya başlıyorsunuz...aldatılmışlık hıssının ağırlğı bıkaç zaman suruyor fakat dert değil kuçuk bır uçuk vakkası ımdadınıza yetışıverıyor 2haftayıda ordan kurtarıyorsunuz...ama enınde sonunda herbırşey geçiyor esas guzel olan bu sanırım...
yaşadığım şehırı kıtap konusunda hafıfe almışım sanırım...dunku yağmura sele rağmen kıtap fuarındakı ınsan kalabalığına ınanamadım...neysekı bu guzel bırşey...bıkaç bılge karasu yusuf atılgan kıtabı bıkaç poster bır adet de klimt öpüş tablosunun pazılıyla bırlıkte çıktık fuardan...bugunlerde mayıs ayına hıç yakışmayan hal ve durumlar var hava olaylarında bı yağmur bır fırtına durumu mevcut...yınede ıçımdekı aşk acısı bu defa evde tutamıyor benı...hergun aynı yere gıdıp yemek yıyor bışeyler ıçıyor aynı bara gıdıp takılıyor aynı mağzaları gezıyor olsamda evde oturmamak adına ne gerekıyorsa yapıyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...