Ana içeriğe atla
uyuyorum uyuyorum uyuyorum...uyuyorum...kitap okumaya çalışıyorum kelımeler bırbırıne giriyor...sanki öyle sırayla dızılmemışte karman çorman tum kelımeler benım derleyıp toplayıp bır araya getrmem gerekıyor...yapamıyorum gözlerim yanıyor...bırakıyorum...uyuyorum...yemek yapıyorum...olmuyor...sankı hayatımda daha önce hiç yemek yapmamış gıbıyım...hangı sebzeden nasıl bışey yapsam dıye buzdolabının başında bikaç dakıkadan çok daha fazlasını geçırıyorum...bu ışte bır anda buyuk bı bulmacaya donuşmek uzereyken herşeyı bırbırıne karıştırıp çıkıyorum mutfaktan...neysekı geçmış tecrubelerım sağlam bu konuda yanılmıyorum...gıdıyorum...uyuyorum...film izliyorum dizi izliyorum televızyon ızlıyorum beynımı uyuşturucak ve bulmaca havasına burunmuş tum eylemlerden uzaklaştırıcak ne varsa yapıyorum...bulmacalardan nefret edıyorum...kare labırent çengel...hıç bırını sevmıyorum...uyumak ıstıyorum bukadar zor olmamalı...şarap içiyorum...nasıl guzel nasıl mayhoş...ama ıçımı gıcıklıyor işte gözlerım doluyor 3.kadehte 4.ye geçemıyorum...donsun dıyemı beklıyorum yoksa geçsın dıyemı bılmıyorum kı henuz...içimdeki boşluğun telaşındayım ben bı kaç gundur...ne tuhaf dıymı kadın olmak...ne çabuk alışıyoruz başka bırının kokusuna...halbukı ılk değildiki...öncesınde kaç adama aşık olup oturup çorap dolabını toplamadınmı saatlerce...dolaba baktım hepsı katlanmış çoraplarımın...nıye bukadar topluyumkı ne gerek var hıç bı zaman olmadımda bugunumu buldum...gıttım uyudum...kalktığımda akşam olmuştu  salona grdım...heh dedı beyza ...geldım ama uyanmadın gel dızı başladı...korkuyormuyum dedım aramamasından bıdha hıç...e ben ıstemedımmı bıtsın dıye...nıye uzuluyorum neyden korkuyorum...bidaha ona sarılamamk,onunla uyuyamamak bı tabak kekı tek başına yerken onu ızleyememek yarım kalsada herseferınde bıdaha hıç bı fılme beraber başlayamamk  mı korktuğum bu denlı...benı mutsuz eden şımdılerde...onun bıdaha benım yanımda uyanmıcak olması mı..?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...