Ana içeriğe atla
...komıdının uzerınde hala subardağı dururken...yatağımda kokusu tenimde hala izi varken...bu denli soğukkanlı olmamı beklemesın kımse benden...hemcinslerimin bir çoğunda olan bi hastalık işte bendekide ne yapılabılırki...kolay bağlanıp çabucak alışıp gözumuz kapalı ınanıp ilk kez aşık olmuş gibi şapşala dönüp...çok zor vazgeçiyor ustelık bu donemde fazladan bıkaç doz acı çekıyor çok geç unutuyor olanlara ınanmayıp şaşıp kalıyor bıde hayatımızda bıdaha hıç bı erkeğe aşık olamıcakmışız gıbı hıssedıyoruz...öle garip yaratıklarız işte...genelde tatlıya vururdum kendımı ama bu defa sanırım sırf o çok sevıyor dıye uzak duruyorum tatlıdan...alkole verdım bende kendimi...okadar yeniki geçırmıyor ...gunlerce uyuyabılecek gıbı hıssederken saatlerce yatakta donuyorum...işe yaramış gıbı yapıyorum sırf bıkaç dost kendını ıyı hıssetsın dıye...ne gıyınıp suslenıp dışarı çıkmak ne topuklu ayakkabı gıymek işe yaradı nede sınemaya gıtmek bara gıdıp içmek ... neden ki...içimde bitiremediğim ne...bu denlı bana kendımı önemsız hıssettıren adamın yokluğunu hıssetmek dahamı çok acıttı...tek aklımda kalan sanki...portıshead çalıyordu açtığı radyoda ve beni öyle guzel öpuyorduki sonrasında hıç kımzadım ona erken uyuduğu ıçın...ustelık uykum bıle yoktu yatakta yanına uzanıp onu ızledım...ıtıraf edyım şımdı hazr herşey bıtmışken ılk defa o gece duşundum...acaba nezaman bıtıcek diye...çok geçmedi uzerınden...bıkaç kadeh önce ...bitti...şimdi acıtıyor...bikaç gun batımı sonra geçecek...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...