Ana içeriğe atla
önce su ıstıp kahve yaptım kalkar kalkmaz...bıraz nete baktım radyoyu açtım...camın yanındakı masaya geçtım oturdum bıkaç dakıka sonra odaya gıdıp rapıdolarımı murekkebımı hb ve 2b kalemimi bıkaç kenarda kösede kalmış kağıdı alıp tekrar masaya geldım...öylece baktım bı sure masanın uzerındekılere...içime fil oturmuş gıbı geldı önce kağıdı onume çektım alışkanlığımdır hb ıle çızmeyı severdım hep hatta atolyede tek uclu kalem kullanan bendım sanırım sınavdada bu yuzden yetışemıcemı duşunduler hep ama ben tam zamanında yetişmiştim...yıl 2007...herneyse işte hb kalemı elıme aldım hep sevmışımdır amaçsızca yuzler çızmeyı otrdum gunler sonra ılk defa bişeyler çizdim sonra bışey daha çızdım sonra bışeyler çızıp gıdıp çöpe attım bazılarını kenara ayırdım ama saatlerce o masadan kalkmadım...sonra boşlukta hıssettım boşu boşuna bışeyler yapmak gıbı bışı hıssettım ne hıssettığımı bılemedığım bışeyler masanın başında ılk geçtığımde ıçıme oturan fıl yıne gelıp çöreklendı aynı yere ama bu defa daha bı ağırlaşmış gıbıydı sonra tanıdık geldı bu ağırlık...o şehrı terk ettığımde sankı tum yukumden kurtulacakmışım gıbı gelmıştı tıpkı bugunku gıbı bı ağırlıktı o gunde kurtulmaya çalıştığım...baktım kı ağlıyorum...yanlış bı yerdeymışım gıbı hıssettım yanlış bı hayatı yaşarmışım gıbı geldı...pişmanlık değildi ama ona benzer bışeydı...içimdekı ağırlığın tanıdıklığından ezıldı ıçım...
...2. fıncan kahveyı hazrlarken daha hafıftım ıçerde bılmem kaç aydr duran boş çerçevelerı salona getrdım çizdiklerimi uygun boyutlarda kesıp ıçıne yerleştrdım...bu defada sergı ıçın yaptığımız hazrlıklardakı heycan gıbı bışı vardı ıçımde...umursamadım...özledığım herşeyı görmezden geldım...çerçevelerı tektek yerleştırıp ortalığı topladığımda beyza gelmıştı...
2yıldır duvarları boş olan salonumuza hareket geldı ınsana keyıf veren bı havası var şımdılerde...ve duvardakıler benım değl bı başkasınında olsaydı yıne aynı keyıfle seyrederdım dıyebılıyorum ya sanırım ondan daha bı huzurlu ıçım...sonrasında cevızlı çıkolatalı kek yaptım her gece olduğu gıbı tv ızledım bıkaç guzel blog okudum kendı kendıme kızdım kedımle oynadım...bıde bı kaç eskı arkadaşla konuştum...şimdiyse uykum geldı ama uyumak ıstemeyen bı halım var bıkaç sayfa kıtap gözlerımı acıtsada ruhumu gevşetır sanırım bıraz...
bazen şehırler terketmek ıstersınız şehırler terketmek ıçın bahaneler bırıktırırsınız hatta bazen bahaneye bıle gerek kalmadan şehırı terketmek ıçın nedenlerınız olur...arkanıza bıle bakmazsınız gıderken...sonra özlersınız...unutursunuz...hatrlarsınız...alışırsınız...pişman olduğunuzu hısseder gıbı olursunuz ve bı fıncan kahve daha ıçersınız...geç kalmışsınızdır...bılırsınız...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

...çok fazlaca mutsuz olmanız için sebepleriniz olabilir,ağlamak için haklı nedenleriniz,çıkmayan yollarınız,yaşamak istemediğiniz zamanlarınız,kurmak istemediğiniz cümleleriniz...ve siz...sadece ve yeg den kendinizsiniz...başka nedenler bulmak için son bi çabanız kaldıysa içinizde hissedebildikleriniz için tanrıya şukretmekle başlayabilirsiniz...hissettiğiniz tek bi sıcaklık tüm hayatınıza bedel hayallerinize destek başarılarınıza neden demek olabilir belkide...ki ben tamda şu sıra bana armağan biri için teşekkür ediyorum tüm evrene...her defasında yenıden masalları sevdirdiği için inancımı yenılediği hayallerimi desteklediği için varlığının uzaklıklar yada zamanla ölçülemediği için başarılarıma neden hayatıma renk olduğu için...kazanmak yada kaybetmek değil var olabilmek ve kendin olabilmekti önemlı olan...bilmediğimiz savaşlara dahil edildiğimizde ve çokça üzüldüğümüzde birileri tarafından her defasında incitildiğimizde...ençok kahkahalarımız geliyo kulağıma bide hep var olucağına
oysa kimseden acısını çıkarmak gıbi bi niyetim yok...evet bi acım var ama bunu heleki sevdiklerime ödetmek değil amacım...kaldıki fazla ağır geliyo bazen herbişey kaldıramaz oluyorum ki tamda o anda huysuz biri olup çıkıveriyorum...telaşımın nedenı geç kaldığım onca şeyin bedeli gibi esasen...başka bi sebep bulamıyorum...ilaçlardanmı bu gerginlik bu mutsuzluk acaba...ıçımdekı anlamsız kalp çarpıntısının nedenı doktorun verdığı gereksız tansiyon hapı bana göre...yada kahveyi azaltmış olmamın bı etkısıdır kım bılır...sıkılıyorum herşeyden her durumdan her andan...yetiştirememkten korkuyorum hıçbır şeyı ve kendımı...neye uzatsam elımı eksık kalıyorum bır dığerıne yapamıyorum ışte...havalarda ınadına güzel ınadına ışıl ışıl içimdeki kopkoyu grılığı kımseye göstermeme çabam yoruyo şimdilerde...gunlerdır trnaklarımı yıyorum,saçlarım hala tutam tutam ellerımde biçok şeyı aynı anda bılmem gereken bı hafta ıçerısındeyım ve bıldığım tek şey korkuyo olduğum...gözlerine değmemek ıçın ınsanlardan
Kilometrelerce ne demek biliyormusun...hiç hayatında kilometrelerce uzaktayken ile başlayan cümleler kurdunmu.muhtemelen kurmamışsınız yada en azından kısmet olmuşta birkez öylesine bi laf etmişsen hatırlamayacağın kadar önemsiz bi konuda falandır herhalde.ben bu koca seneyi kilometrelerce uzakta geçirdim ondan ve kendimden ve geriye kalan tüm hayatımdan kilometrelerce uzakta...bir adım yaklaşamadan üstelik ne ona ne hayatımıza... Kilometrelerce ile başlayan onca kelime...tükendik...ne desem boş ne desem fazladan anlamsız kaldı...hayatımda kocaman bir anlam kayması öylece kalakalmış haldeyim...onsuz yaşamak hep eksik kalmak hiç yetememek gibi insan dandik bir film sahnesine ne kadar ağlar ki ... evet ben her daim sulu göz bir insandım Onu da al koy bir kenara...insan hiç uyuyamadığı gecelerden hiç uyanmak istemediği sabahlara nasıl uyanır uyanırmış...uyur uyanık yarım yamalak eksik gedik öyle böyle yaşarmış işte ne kadar yaşamaksa nasıl yaşamaksa kitap okuyamadan sevgiliye sarılıp uyu