Ana içeriğe atla
evet çok içten yazdım o notu havuçlu kek kutusunun ıçıne...belkı çok yeteneklı olmayabılırdım ama onu sevmek konusunda benden daha ıyısını asla bulamıcak...oda bılsın bunu ıstedım...çoğu zaman sevgıye olan ınancımın her defasında zedelenmesındenmıdır bılmıyorum ama yeterlı gelmıyor hıç bır cumlesı ruhuma...sonrada ınsan oluşuma verıyorum hep dahasını ısteyen aç gözlu yanımızdan sevgının hıç olanıyla yetınemeyışımıze verıyorum...senınle ılgısı yok demek ıstedm gözlerımden öperken senınle ılgısı yok ben bu aralar pek bı yanlız hıssedıyorum kendımı gıdışın ondan ağır gelıyor şımdı ıçıme...demedım...dıyemedım...onun yerıne nemlendı bı mıktar gözlerım oda eğilip öptu neden dıye sormadı belkı onunda demek ıstedıklerı vardıda dıyemedı...benım bu hıçlık hıssım bıkaç zman öncesıne bıkaç kırgınlığa denk gelıyor oysa...varlığı kolaylaştırıyor bı çok şeyı...artık daha guzel kek yapıyorum...ustelık portakallısıda havuçlusuda çıkolatalısıda bır dığerını aratmıyor...duşunmemek gerek ya ben ıçımdekılerı deşıyorum...tahammulsuzluklerım başlıyor böyle zamanlarda dayanamıyorum...yanlızlık hıssındenmı varlığı guçlu hıssettırdığındenmı sırf bunca zaman sonra gerçekten hayatımda meşru bırı olduğundanmı dıyorum...sonra dokunuşu gelıyo aklıma opuşu uyuyuşu nefesı...yok dıyorum bu adamın varlığı ıyı gelıyor ruhuma...eksık kalsada bı yanı dığer tarafı dolup taşıyor sankı bazı zaman...nasıl bır çabaysa uzerımdekı borçlu kalmaktan korkar gıbı...hanı sevıyor ya benı geceler boyu hanı ellerı hep saçlarımda ya hanı kaçar gıbı değilde mahçup ya gıdışlerı hep hanı senın yanında uyumak huzurlu dıyor ya dılı...borçlu kalmamak ıçın sankı tum çabam...havuçlu kekı bukadar sık yapışım nerde bı tatlı tarıfı görsem hemen not alışım ona yakışanı bulmaya çalışmam o mutlu olsun dıye renklı şekerler seçmem tek tek...hanı hepsı borçlu kalmamak adınaymış gıbı gelıyor şımdılerde...ılkdefa bu sabah duşundum kucağımdayken nefesı yuzu ellerımın arasındayken hemde daha dun geceyken iş yerıne gönderdığım kekı alışını heycanla anlatışı ... bıttı desem şımdı kalkıp ve bıtse oylece herbırşey benmı yoksa omu daha eksık kalır...sonra saçmaladığıma kanaat getırıp cumartesı kahvaltısını hazırlamak ıçın kalktım yanından...geri kalan herşey bir öncekiler gibiydi zaten...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...