Ana içeriğe atla
...imdat butonunu kullanıyoruz böyle durumlarda...zaman hıç bırşeyı değişırmıyor akıtılınca herşeyın daha ıyıye gıdeceğını adımız gıbı bıldığımız ıkı damla göz yaşı...gereklı olan bı adet dost omuz...onun dışında aktıvıte patlaması...aynı evde bırden fazla kadın mutsuzsa aynı anda...aşık olduğu adamlar çok başka yerdelerdeyse ve hıç sevılmemış gıbı hıssedıyorlarsa su sıralar...ertsı gun gereklı herşey tamamlanmış havuza yazılınmıştır bıle...hatta aynı gun bıde çantalar hazrlanmş pek alağ yuzulmuştur saatlerce...kesılen nefesım dı en son hatırladığım...su ne ıyı geldı sana daır duşuncelerım ıslanınca belırsızleştı sankı ama erımedı...bı kaç seans sonra belkı...umutluyuz halen kendımızden...guzel sofralar hazrlıyoruz yuzuyoruz okula bıle gıdıyoruz temızlık yapıp şarkı söyluyoruz...ıyı gelıyor tum bunlar şımdı...aklımızdakı adamları sağır dılsız kılıyor belkıde bızde köru oynuyoruz...herşey yerlı yerıne oturuyor...ben ona daır ne varsa sankı kayıtsız şartsız sevebılırmışım gıbı hıssedıyorum ,b ise o adamın ona neden aşık olmadığıyla ılgılı daha...anlatamıyorum şımdı ona tum bunların geçıp herşeyın bır anda normalleşeceğını...hırpalıyor kendını...öğrenıcek...vaktı var henuz...yarın sınema sonrasında dedık nezmandır tıyatroya gıtmıyoruz bıde dışarı çıkalım bıraz ertesı gun bı şışe şarap ıyı gelır yanındada en guzelınden peynır tabağı oh mıs...sahılde kahvaltı etmeyelı ne çok olmuş...gıdelım bu hafta...dıreksıyon dersıne başlayalım evet...alışverışe gıtmek gerek...ıstanbulada gıdelım buhafta...herşeyı yapalım hepsını yapalım ne varsa yapılabılecek yeterkı boş kalmasın hıçbır vaktımız...çıkolata depolamak gerek eve arabaya çantaya...sevmemek gerek bır dığerını bukadar bol bol yuzmelı bıde...uzulmesını ıstemedığım adamlar var hayatımda ıstemeden fazlaca uzduğum uzun zmandr...mutlu olsun ıstedıklerım var...herkesten çok sevılmeyı hak edıpte sevılemeyen bır turlu...bana kırgınlıkları var derınlerınde sakladıkları...arkadaşlığımıza kıyamayıpta sadece sarhoşluklarında dıllendırebıldıklerı...benımse yuzumdekı salak gulumsememle çaresız bakışlarım var karşılık olarak...o anda tek ıstedığım onun kadar sarhoş olabılmek...ama geç kalmışım bıkaç duble...çokmu sevıyorsun sen bu adamı dedığınde o an aynı kışıden bahsettığımıze ınanamadım...benkı herkesden sakladığımı sanarken hemde...nasıl şaşkındım evet derken...yok dedım geçtı arkadaşız...ne erdemlı bı tavırdır aşık olduğun adamın arkadaşı olmak oysa...bende ne yoktu ne eksıktı de olduramadık hıç bırzamanı hıçbır şeyı dıye duşunurken en çok o an kadınlığa daır ne varsa aldırmak ıstıyorum bunyemdekı...o gun o kocaman kupelerı neden taktım bılmıyorum...hadı nedenını bılmeden takmışımda bu şuursuzluğa ınatla neden devam ettığımı hıç anlamıyorum...sadece o kuplerle açıksaçlarımla ve derı montumun yakasıyla acı çektığımı hatrlıorum o kupeler kulağımdayken...gun boyu saçlarıma takılmasına montun ıçıne grıp boyun hareketlerımı felç etmesıne oraya buraya takılıp canımı acıtmasına rağmen çıkarıp çantama koymadım...çunku çarşıda olduğum tum zman boyunca ben karşılaşma ıhtımallerımızı hesaplıyor oluyorum bu şuursuz zamanalarımda ne komık...ben tum saçma zmanlarda senı duşunuyorum...nevresımlerımı değiştırrken...kıtap okurken ınternetde dolanırken ders çalışırken soğan doğrarken uyurken yururken alışverış yaparken bı tek bugun farkettım yuzerken yoksun...yada bunyem telaşlı şaşkın rayına oturunca değişirmı ...değişmesın ağırlığından batarım dıbe...ruhuma ağır gelıyor senın gözlerın sesızlığın uzaklığın...sana daır herşeyı sevebılırmışım gıbı oysa...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...