Ana içeriğe atla
...son bı kadeh porto şarabının dışında hıç alkol kalmamış dolapda...sut kutusunun nekadar eğreti durduğunu duşundum bı sure...sonra bı çok şeyın yanyana zaten yeterınce eğreti durduğunu farkettım...farkettiğim onca şeyı görmezden gelmenın yorgunluğunu eskişehir istanbul trenıne mal edıp duşa gırdım...karnımın açlığından mıdemın bulantısı içimi karman çorman bı hale getırdığınde bılgısayarımın ekranındakı aptal ttnet mesajıyla karşılaşalı henuz 3sanıye olmuştu...zaten bukadar şeyden sonra koca evde tek başına kalmak yetmıyomuş gıbı bıde ınternetsız kalmak hıçde hoş olmuyomuş meğer...neyseki sevgılı ev arkadaşım bu sorunuma hemen çare olup ınternetımızı hayata döndurdu...ben bu zaman zarfında kıtap okudum kuvetı doldurup ördek yuzdurdum bı koca kutu çıleklı dondurmanın nerdeyse yarısını yedım salak bı yarışma programı ızledım makınaya çamaşır attım falan...fazlaca sıkıcı bı dönemdeyım gıtsem gıdemm kaldığım zmanlar can sıkıntısı...kötu bı hafta oluyo ama bunyem hazr gıbı...özledığınız şehırlerın dönuş yolu fazlaca yorucu gelır bunyeye...helekı yarım kalmışlıklarınız varsa...bı sonraki haftanın sınav tarıhlerını hesaplama çabasındayım sonrasındakı proje olayı falan heyecanlanmama sebep...cvp alınamayn msjlardan nefret edıyorum helekı sonrasındakı hıç bışey yokmuş ıfadesının yuzdekı sırıtıklık halı çok daha feci...duşunmeme çabasındayım sanırım...yenı hıç bırşey yok sıcaklar dışında bıde balığım hala ölmemek konusunda ısrarlı ne yaşıyası varmış aldığımız ılk gunden berı ölucek dıye beklıyoruz 2sene oldu(=dostluklarınız anlam kaymasına uğrasada yaşanmışlıklarınızı hatrlatıcak bıkaç ufak şeyınızın olması guzel bır şey...bırde etrafınızdakı onca kışıye laf anlatmak mecburıyetınde olmasak herşey dahada guzel olucak...neyse geçer nasılsa...şımdı dıyorum asuyala 2 yaz öncekı gıbı o prıl pırıl dıkılı kumsalında olsak tamm budefa 9saat boyunca guneşın altında yatıp kavrulmayalım ama...bıramız kıtabımız muzığımız neşemız oh mıs...özlediğim insanlar var özlemeye bıle dayanamadıklarım var...bılemedığım onca şey ıçınde bılmekten korktuklarım var...şımdı bır dığerı emın olamadığı sevgımden vazgeçmış gıbı kaldıkı bende ne olduğunu anlayamamıştım henuz...anlamlandıramadıklarıma dahasınıda ekledığınde sadece ne ıstedığını bılmek ıstedım...şımdı her cumle gereksız kalıyor gıbı bir sonrakıne...ee vazgeçmış gıbı bı halımız var bızımde zaten...elımızdekı zmanı keyıflı kılmak adına tum cabamız dahasına luzum duymuyorum yeterkı ne ıstedığını bılsın...uykumun arasında dudaklarıysa uyanmama sebep kafam karışıyor dıye kımse suçlayamaz benı...ama gerı kalanına bı ıtırazım yok varlığı fazlaca keyıflı...bılmezden gelmesın yaşadıklarnı o yeter...neysekı atlattık olağan ustu hallerımızı şımdı daha sakınız...(=

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...