Ana içeriğe atla
...1hafta 3200km yol 35 saatden fazla yolculuk...hatay,maraş,antep,urfa...güneydoğunun güneşi başka doğuyormuş gerçekten...havada baharat kokuları lımon çıçeklerınınkıne karışmış ne çok dınlendı duruldu ruhum...ne zaman başladı ne zman bıttı anlamadım bıle...o gun bar sandalyesınde hakan gıdelım mı dedığınde gıdelım lan demıştım ama lafta klamasın gıdelım...gıttıkde gerçekten...ıyıkıde gıtmışız...okadar çok tatlı yedımkı butun yolculuk boyu bundan sonrakı bı 3yılı şekersız geçirebılır bunyem sanırım...hatayda 3gun yettıremedık gezmeye yer görmeye...helekı serın yolda özkan abının mısafır ağırlama şeklının bızım kafamızdakı mısafırlık ve evsahıplığı kavramlarını altust edışını hıç unutmıcam sanırım...bızım kahke ve çay bekledığımız ıkramın çok başka bışekılde gerçekleşmış olmsı şoku atlattığımız andan ıtıbaren fazlaca keyıflıydı...en son ballantınes şışesıyle titüs tunellerınde koşturuyoduk sanırım samandağ yakınlarında...hatay sınırlarındakı butun ilçelerinde kunefe yemiş olmanın haklı gururyla maraşın en eskı pastahanesındekı dondurma keyfı ...çok eğlendık sanırım ya...anteptekı çarşılar hanlar bıtmek bılmedı ...antep evındekı ıbrahımın bıze ılgısı ıkramı...benım 2gun boyunca melengiç kahvesı arayışım otel bulma çabamız ve sonunda sanırım bölgedekı o fıyata bulabıleceğımız en ucuz ve temız otele yerleşmış olmamız...urfa helfetıden bahsedemıyorum bıle zaten...nasıl dıngın nasıl sakın...tek ıhtıyacım buymuş gıbı hıssettım ılk defa...bu gezı asuyla gıdıceklerımıze hazrlık olsun ıstedım zman zman...keyıflıyım şımdılerde...duşunmemeyı başardığım her an daha bı ıyıleşıyo acıyan tum yanlarım...yollar bıtmese hıç...guzel olucağını duşunmek bılemedığım herşey ıçın vakıt kazanmamı sağlıyo...ılk defa uyuyakalmak yaramazlık yapmak gıbı bışey oldu...hıç bılmedığın bı adamı hıç bılmemek ıstedım sankı...bılırsem kaybolur gıbı geldı...yada ben acırmışım gıbı...o eksılırmış gıbı...ne susmaktan korkuyorum nede konuşmaktan...uyumak guzeldır çunku...(=

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...