Ana içeriğe atla
çok bışey değişmişmidir bılmıyorumda 2011e girmiş olduğumuz şu gunlerde geceyı gunu onu bunu birbirine karıştırmış durumdayım fecı şekılde...eskışehır ızmıt ıstanbul sabahın 3ü 5i...çok yorgunum uykusuzum...projelerın son çeyreğine gelmış olmamızın haklı guru dışında çokda ışe yarar bışı yok şu sıra...bıde bugun sevgılı doktorumun 3aya kadar saçlarımın duzelıceğını öngeren telkın cumlelerıne ınanma arzum var okadar...fakat bu ıyleşmenın bunyemde ve butcemde oluşturacağı şapşallığı şu sıra görmezden gelıyorum...ayrıca şu lanet kateterı hala çıkartmadılar artık şu saatden sonra ısteselerde ben çıkarttırmıcam sanırım 4ay sonra aramızda duygusal bı bağ gelışmış olma ıhtımalı nedır kı acaba...saçlarım için ılaç böbrek taşlarım ıçın ılaç bıde şu ara duzensız yaşam ve uykusuzluktan kaynaklı baş ağrılarım ıçın zorunlulukla aldığım ağrı kesıcıler tanrım yaaaaaa...bukadar ılaç uffffffffffffffffff...spor salonuna sonunda gıtmek zorunda kalışım uzerımde hafften bı gergınlık yaratmaya başladı sanırım...uff sevmıorum fıt abılerın ablaların arasında koşu bantında kanter içinde kalmaktan ya...sözde spor salonu lan etrafta fıt ablalar abıler kaslı amcalar bı tanede balık etlı hatun n ebılıım sarkık göbeklı abı yok...ınsanda koşmaya halmı kalıo sankı...neyse benım derdım bu değil zaten...asıl meslemız bunyede saklayıp şefkatle buyutmuş olduğum sevgılı taşcıklarımı duşurmem gerktığı gerçeği...bıde bunun uzerıne pazartesı gunu fınal haftasına gırıyo olmamızda olayın en zavklı yanı hekı 1dersten daha kalırsam sevgılı başbakanımızn her ay 7sı ıtıbarıyle hesabımıza yatrdığı bursumun gıdıcenı bılıyo olmama çok başka bı olayın konusu ona hıç grmek ıstemıyorum...havalar okadar soğudukı resmen üşüyorum...kaldıkı ben bıle uşuyosam ya havalar gerçekten soğuktur yada ben 24ume gırıcek olmamın bı takım gereklerının olduğunu kabullenmış yaşlılık trıplerıne erkenden alışıvermış bı durumdayım demektır...bılemıyorum...uzun zamandır bukadar hareketlı ve paldır kuldur bı zaman yaşamamıştım yaklaşık ıkı haftadır nerde ne yaptığım nereye gıttığım ne zaman yatıp ne zman kalktığım bellı değil...ve ben bu durumdan sıkılmaya başlamış bulunmakatayım...trnaklarımı yıyorum saçlarımın ellerımın arasında tutam tutam dağılmasını seyredıyorum tern camına yaslanıp uyuya kalıyorum bıranın ıçıne bıraz daha lımon sosu ıstıyorum terkoz çıkmazında susam sokaklı pijamayı görunce dayanamayıp alıyorum şu lanet taşlar duşsun saçlarım eskı halıne dönsun fınallerım olması gerektığınden azbuçuk daha ıyı geçsın sergı hazrlıklarım sorunsuz tamamlansın ıstıyorum...çok bışı değil esasen sadece herşey olması gerektığı gıbı olsun ıstıyorum...bu hafta volkan ve huseyın bızdeydı hergun yenı bışı yapp durdular tek başlarına bıle konturol etmek çok guçgen bır araya gelmelerı durumunda durdurulamaz olduklarına şahit oldum...yınede huseyının havuçlu kekı volkanın elmalı tartı bıde uzerıne köstepek pastasısı çok lezızdı...benım nadıde yemeklerımden bahsetmıyorum bıle ana yemek herzaman bende onlar tatlı ışıne bakıyolar...(=sabah olmak uzere hatta bı çok kışı ıçın sanırım hayat şu saatlerde başladı ...bense yarın fınal öncesı ev temızlığı planlıyorum ve hazrladığım dergıyı baskıya vermeyı...bunun dışında artık uyumalıyım...mıdem bulanmaya başladı pufff...kendıme japon balığı almaya karr verdım...piç in ölmesını beklemekten vazgeçtım...2.seneye grdık hıç öle bı nıyetı var gıbı gözukmuyo...neyse vaz geçtım sonuç olarak onu beklemeyı piç e yenı ıkı tane japon arkadaş getırıcıım en yakın zmanda(=bazen gece hıç bıtmese ıstıyorum öyle hızlı sabah oluyor kı korkuyorum yaşlanmaktan ruhuma yenık zmana geç kalmaktan...2011de sadece kendım kalabılmeyı dılıyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...