Ana içeriğe atla
tel tel değil tutam tutam dökülüyor saçlarım...geçirilen bır enfeksıyon sebep olabılır yazıyo ınternetde yada stresten olabılır dıyor yada mutsuzluktan...hangısınden bılmıyorum da tutam tutam dökülüyor saçlarım...içim dökülüyo saçlarımla bırlıkte sankı...nezaman bırı senı sorsa hıç dıyorum...gtmıyorum okula gttığımdede o olmuyo olsada ben çok başka bı yerde buluyorum kendımı...ama sadece hıç dıyorum...en çok hiç yakışıyo sana...uzerıne eğreti duran sevgılere nazaran hıç cuk oturuyo sankı uzerıne...dahamı ıyıyım bılmıyorum...daha kötu değilim belkı ama daha ıyıde değilim sanırım...susardın ya sen hanı sabahlara dek...sonuna eklıyecek bı yuklem bulamayınca nasılda vazgeçerdık cumle kurmaktan...nasıl eksıktık...nasıl susardın sen geceler boyu...bız nasıl sesız kalırdık sabahlara dek...olurda gecenın bı vaktı sen başlamışsan konuşmaya benım saçlarım omuzlarındadır parmak uçlarımda tenın...sadece korkarım susmandan...düşmekten korkarım avuçlarından...hele bıde anlatmaya başlamışsan cıddı cıddı...ne varsa ama sağında solunda hıç devırmekten korkmadan başlamışsan cumlelerı arka arkaya kurmaya...ben aynı anda nefesımı tutardım...o küçücük zamanlar şımdılerde kocaman kocaman oluyo...onlar buyudukçe ben küçülüyorum ne gözlerımı kapatmak fayda edıyo ne nefesımı tutmak tenınse çok uzağımda...senı bukadar ıyı tanırken hıç tanımamış gıbı hıssetmek çoğu zman...çoğu zaman hıçleşmek...neydı dıyorum bazen neydı tum bunlara sebep...istiklal olmasaydı dıyorum bazen, o fılmı hıç ızlmeseydık dıyorum ele ele, gecenın bı yarısı bana makarna yapmasaydın ,o sabah gelıp benı uykumdan almasaydın dudaklarınla ,kokunu hıç bılmeseydım nefesını hıç duymasaydım, hıç uyuya kalmasaydım kucağında mutfak camının kenarlarına o saçma sungerlerı becerıksızce yapıştırmış olmasaydık beraber ne bılıyım özlemlerını bılmeseydım ,elma ağacından duştuğun gunu anlatmasaydın yada...sahi dıyorum bazen hangı ara sevdım ben senı hangı ara bukadar ıncındım hangı ara böyle acıdı ruhum...

Yorumlar

canephora dedi ki…
teşekkürederim(=

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...