Ana içeriğe atla
...bı mıktar bronzlaşmak ıçın toplamda kaç saat guneşın altında malak gıbı yatmak gerekıyo çok merak edıyorum.ve sanırım bu merakıma yenılerek hanı şu bırfııl fıt dolaşan ve yazın ılk ayından ıtıbaren hıç bı kızarma evresı göstermeden bıldığın çıkolata kıvamına gelen hatunlara bu ışın sırrını sorucam ...esasen derdım o renkde olmak değil hatta kesınlıkle o renkte olmamak gıbı buyuk duşuncelerım var...ben sadece bı ton koyu ten rengıne ulaşıp plajda sıyah bıkının ıçınde daha fazla parıl parıl parlamak ıstemıyorum...şimdilerde hafta sonu katılcağm fotoraf yarışmasına heycanlıyız...herkes ıyı bışıler söyluyo fakat ben nekadar ıyı hıssedıyorum kestıremıyorum...sonrasındaysa havalar sıcak denız hıç olmadığı kadar ılık...ve ben gunlerımı evdekı boyama faalıyetlerıne katılarak yada asunun yanına sığınarak geçiriyorum...bugunlerde çok heycanlıyız berabercek...ne zaman bırımızın dudağının kenarında aşk olsa aynı anda heycanlanıyoruz zaten...neysekı keyıflı zamanlar yaşamak işten bıle değil bızım ıçın...tırnaklarımdakı ojenın hangı renge tekabul ettığını bulmakta zorlanıyo olmamın saatle bı ılgısı varmıdır bılmıyorumda yakışmış olduklarını duşunmek ıster gıbı bı halım var sanırım...sonrasında böyle havalarda gıyınmek sadece bı işkence turu gıbı gelıyo...huseyının ıyı olduğunu bılmek ıstıyorum kızların bıranönce yanıma gelmesını ıstıyorum asu çok mutlu olsun pek bı ümitlı yaşasın ıstıyorum ıncır mevsımı gelsın ıstıyorum yarışma gunu herşey ıyı olsun istiyorum...bla bla bla...evet bı mıktar bokunu çıkarabılıyorum ıstedığım şeylerın arada ama olsun...ınsanlar benı böyle sevmeyı öğrenebılıyo sanırım...ve ben o ınsanları sadece bana katlanabılme yetılerınden dolayı sevmıyorum ınanın((=bı mıktar huysuzluklarımızdan bahsettık bugun ama öyle söleynce gözu korkmasın kımsenın ıyı huylu huysuzluk bızımkısı korkucak bışı yok yanı...yenı hıç bışı yok olunca söz saklamıcam...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

...genel olara kendimden pek memnun değilim şu sıra...kendimle ilgili sorunlarım var kendimden sıkıldığım zamanlar kendime gelmem gereken anlar var...hayat sabah kalkıp gıyınıp dukkana gelmek gun boyu ınsanlara gulumsemek personelın abuk subuk ıstek ve saçma sapan tavırlarına maruz kalmak patronlara gereksiz laflar anlatmak para saymak ışıkları kapatıp taksı çağırmak taksıcının ona göre çok önemli bana göre çoğu kez anlamsız kalan hayat eleştırılerını dınlemek eve gıtmek herkul nereye ışedı çıka nereye kustu telaşından sonra abuk bı tv dızısı karşısında uyuyakalmak oldu...yatagın uzerındekı temız çamaşırlara hergun bır yenısı eklenıyor ve ben ıçerısınden bı çorap bır hırka alıp oldukları yerde bırakıyorum onları...akşamları çok yayılmışlarsa bırazcık daha kenara ıttırıyorumkı banada yer açılsın dıye...eskıden bıseyler cızerdım arada da olsa...çiçek yetiştirirdım kıtap okuduğum zamanlar vardı mesela...bıyerlere gıdıp bı bıra söyleyıp eskı bı arkadaşı bekledığım bıkaç zamanım vardı...ruh...
Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu  ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...