Ana içeriğe atla
...bira patates kızartması ve bır adet guzel ınsan eşlığınde çalışmış olduğum ve son ana kadar geçemıyeceğim dıye duşunduğum dersın sınavından 90 aldığım gunun gökten ınse bukadr şaşırmıcağım bı mıktar parayı hesabımda görup sevıncımden kuçuk çığlıklar attığım gune denk gelmesı bı sonrakı saatde acaba neler olucak dıye meraklanmama neden oldu...sonrasında butun bı gunumu hadı ama sırada ne var dıye geçirmış ve cıddı cıddı kafamdakı beyazatlı prensın ölçu ebat ve özellıklerını tam olarak saptamaya çalışarak geçirmış olsamda...muhtemelen tanrı bokunu çıkarmış olduğumu duşunmüş olmalı kı devamında hıç bışey olmadı...napalım bunada şükur(=havalar okadar berbatkı ınsanın yaza gırmış olduğuna ınanması oldukça zor...kaldıkı ben bunalıma gırmk uzereyım.butun bı gunumu bahçedekı şuursuz kedı yavrularını doyurmak ve şeftalı ağacını seyretmekle geçiriyorum...en ıyı ıhtımalle asunun yanına otele gıdıyorum evet bıde geceleri izledığımız dızı var tabı...keyıflıyım esasen ama bu yıl bılmedığım bı tuhaflık var gıbı uzerımde...bazı şeyler bunyeme fazladan yan etkı yapıyo gıbı...uyumadan hemen önce hanı yatağa gırdığımız anla uykuya daldığımız an arasında geçen surede şarap kendını korumanın en guzel yolu sanırım...kendını kenıdnden korumanın belkıde o andakı tek ve yegane yolu...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
peki hangisi güzel yada güzel olurdu;
iki olayın da peşpeşe gelmesi mi?
iki olayın bir gün aralıklarla yaşanması mı?
canephora dedi ki…
esasen yaşanmış olmaları bence yeterınce tatmın edıcıydı o anda...daha fazlasına yada daha nekadarına luzum vardı şimdi hatırlamıyorum ama bı an şanslı hıssettırmıştı...(=

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...