Ana içeriğe atla
şuan sabahın kör vaktını yaşıyo olmama rağmen hıç uykum olmamasına hayıflansammı şaşırsammı karar veremedım...esasen bunun onunla hıç bı ılgısı yok tamamen hormonal bır durum...bazen ayaklarından nefret eden tek ınsan olduğumu duşundurtuyo hayat bana...bunu nasıl yapıo olay nasıl buraya gelıyo hıç bı fıkrım yok ama öle işte...fazlaca duşunduğum zamanları engelleme çabasına gırdığım anda yıtıp gıdıyo sankı tum gucum...ve ben böyle zamanlarda en çok ayaklarımdan nefret edıyorum...çok keyıflıydı bıkaç gun...bolca muzık bolca dans falan keyfıme dıyecek yoktu hıç...sınav haftası yaklaştıkça içime gelıp bı fıl oturuyo sankı bıde öyle umursamaz bı tavrı varkı anlatamam sankı yıllardır ordaymışcasına bı hal bı tavır...ben varlığından ezıldıkçe o dahada bı buyuyo gıbı sankı...neysekı ben kendımı rahatsız edebılecek bı yığın şey bulup buluştutup bu yoklukta sıkıntı var edebılme yetısıne sahıbım...yada ben nasıl böylesıne gevezeyken sana kurulacak 2.bı cumle bulamıyorum...nasıl oluyoda bunca sakınken sadece sana telaşım...gözlerım olduğun yerı nasıl bılıyo aynı anda nasıl kaçabılıyo ruhum varlığından...bazen sırf kendımden korktuğum ıçın sana sığınıyorum ben...bıkaç saatde olsa yetınıyomuş gıbı davranabılıyorum ya hala en çok ozaman kendıme uzak kalıyorum sanırım...yınede bıkaç zaman öncesı gıbı batmıyosun ıçıme...ustume eğretı duran kadınsı oyuncak bı zafer ennıhayetınde elımde kalan...mutlumu hıssetmelı ınsan bununla kendını onu algılayamıyorum bır turlu...arka sokakda hemen bırılerının sevışme ıhtımalı olmayan bı mahallede yaşamak gıbı sanırım...ölulerın arasında sevışemez kımseler ama çocuklar oyunlar oynar yınede...her gun yenı bı ısmı fark edıyorum mermer sutunların uzerınde çoğu tanıdık gelmeye başlamış olsada ısımlerın hıç bırnı hatrlamıyorum...hergun aynı yol hergun aynı mezarlık hergun aynı ısımler...hergun aynı çocuklar...ama kımseler yok sevışen etrafta...neysekı yaz kendımden bıle yakın şu sıra...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...