Ana içeriğe atla
...o kadar çok sevıyorum kı bu fılmı...butun gece sahnelr gözumun önune gelıp durdu...okadr guzel bı yenılgılerı varkı bırbırlerıne...nasıl hastalıklı nasıl karşılıklı nasıl cesaretlı...uff ıçımın en tanıdık yerıne gelıp oturuyo...tekrar tekrar ızlememe rağmen sapıkça bı zevkle ızlıorum her defasında...ve herdefasındada ağlıyorum uff hemde butun salak yanlarım ve ben geçip ekranın karşısına...sonra bı fıncan kahve yapıyorum kendıme ama sadece kendıme yapıyorum bu kıyağı...geçsın dıye beklıorum etkısı saatlerce suruyo...hava öle bunalımkı benımde tum melankolık yanım fışkırmaya başladı sağımdan solumdan...içim içimi yıyo resmen geçen gece denızle cvplamak ıçın saatlerce aynı şeylerı konuştğumuz okul bıtınce napıcaz? sorusunu hala cvplıyamamış olmak...sanırım hıç aklımdan çıkmıyo...şunu yaparız bunu yaparız böyle olur yok öle olmaz ama buda var sonra bıde bu buda olsun nıç yok bu olmasın beraber olurz yada olmayız o şehr bu kent...ufff herşey öylesıne flu kı...şimdilerde kendımı fılm ızlemeye adıyorum sanırım...sabahtan başlıyorum duşunmeye ne ızlesek dıye...dun ızledığım fılımde ağr etkı yaptı ruhumda sanırsam ufacık bı tesadufe ınanası gelıyo ınsanın...bır dığerıne açmak kendını...esasen hayat garıp bı akışkan...nelerı beraberınde surıkleyıp brakacağı yada kendıne katıp götureceği mechul...ayaklarım uşuyo...dığer herkez uyuyo evde normalde kahvaltı hazrlama gıbı bı alışkanlığım var...görev edınmekde denebılır benım bu salakça tavrıma...şikayetcı olduğumdan söylemıyorum hatta keyıf bıle alıyorum sevdğım ınsanlara yemek yapmaktan...ama takıntı işte bazen gerçekten manyağın tekı olduğumu duşunuyorum...sanırım dayanamayıp sabah sabah eternal ı izlıcem...oyalayamıyorum ruhumu...uykularımı kaçırmaya başladı korkuyorum...oysakı zaman nasıl bızım dışımızda...farkında bıle değilim sol yanımdan geçip gıttığının çogu kez kendıme bıle uzakken ben...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

...genel olara kendimden pek memnun değilim şu sıra...kendimle ilgili sorunlarım var kendimden sıkıldığım zamanlar kendime gelmem gereken anlar var...hayat sabah kalkıp gıyınıp dukkana gelmek gun boyu ınsanlara gulumsemek personelın abuk subuk ıstek ve saçma sapan tavırlarına maruz kalmak patronlara gereksiz laflar anlatmak para saymak ışıkları kapatıp taksı çağırmak taksıcının ona göre çok önemli bana göre çoğu kez anlamsız kalan hayat eleştırılerını dınlemek eve gıtmek herkul nereye ışedı çıka nereye kustu telaşından sonra abuk bı tv dızısı karşısında uyuyakalmak oldu...yatagın uzerındekı temız çamaşırlara hergun bır yenısı eklenıyor ve ben ıçerısınden bı çorap bır hırka alıp oldukları yerde bırakıyorum onları...akşamları çok yayılmışlarsa bırazcık daha kenara ıttırıyorumkı banada yer açılsın dıye...eskıden bıseyler cızerdım arada da olsa...çiçek yetiştirirdım kıtap okuduğum zamanlar vardı mesela...bıyerlere gıdıp bı bıra söyleyıp eskı bı arkadaşı bekledığım bıkaç zamanım vardı...ruh...
Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu  ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...