Ana içeriğe atla
...darmadağınım...ama bu kez öle böle değil gerçekten...karman çorman tum bıldıklerım tum hıssettıklerım tum ıstedıklerım...kapılıpta en yaknımdakı ruzgara gıdememenın ne demek olduğunu yaşıyorum sankı her an...ruzgarlar yetersız gunler yetersız zaman çok uzağımda şimdilerde...yaptığım onca saçma şey ıçerısınde en saçması kendımı bır turlu yakalayamayışım...kayboluyorum kendı avuçlarımda...canım acıyo...çok ama...ınankı çok acıyo...ınsan kendı cumlelerıne yabancı olurmu...öleyım ben...ne zaman yemek yedığımı hatırlamıyorum cantamdakı krakerı yıyorum...kahve...öle ıyı geldıkı...daha uyurdum esasen ama kalktım...bunca dağınıklığımın ıçınde evı toplama başarısına erışeceğimi hissediyorum...bı mıktar gucum varken hala en azından ders çalışılacak bıkaç uygun alan hazrlamalı...yınede mınnetdar kalmalı hala bızımle olan tum guzel şeyler ıçın tanrıya...tum hayatımıza dahıl olanlar için...zaten belkıde hala bı mıktar ınancım varsa sırf o kadın her baktığımda tamda baktığım yerden az önce geçtığı içindır...hayat sevdığımız şarkılar gıtmek ıstedığımız yollar hayatımıza dahıl ınsanlar özledığımız sesler ve esasen sadece nefes alma ıhtımalızmızden ıbaret...bahar böle yakınımdayken hıç yakışmıyo bu ruh halı uzerıme...belımı sıkıyo sankı...ıçımı sıkıyo...bahara heycanlanmak varken...hemde çok yakınken...balığımda bunalımda çıkalı 3gun oluyo...artk hem yuzuyo hemde yem yemeye başladı yenıden...onun için mutlandım...kendım için...ve tum zamanlarım ıçın umutlandım...herşeye rağmen tum bana ait zamanlarım için mınnetdarım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...