Ana içeriğe atla
...midem bulanıyo...dünyanın dönmesıyle bı ılgısı varmı inan bilmiyorum...sorma bana böyle sorular bilemedığım onca şey içinden hangısını yanıtlayamıyacağımı sana anlatmak konusunda seçim yaparken bile çok zorlanıyorum...sabahın körunde 20dakıkalık bi sınav için uyanıyo olmak çok boktan bişey...helekı gecenın bi vaktı yatmışken...midem bulanıyo...sabah uyandığımda...okulun kapısından gırerken...minibus sırası beklerken,bakkal amcaya laf anlatırken,apartmanın merdıvenlerını çıkarken,bukadar çok merdıven çıkmak zorunda olduğuma kufrederken,tum bunları yazarken...mıdem bulanıyo...masanın üstü öyle kalabalık kı nekadar gereksız olduklarını ayırt edemıyo insan... sankı yıllardır oradalarmış gıbı...ve hiç bırımız rahatsızlık duyamıcak kıvama geldık sanırım...hatta alıştım bıle diyebilirim ...masnın sağköşesınde duran saç kremını biran göremdımde nasıl telaşlandım anlatamam...ne gerek varsa bunca ders notu aburcubur artığı ve binimum kalem kağıt arasında...esasen cümle kurmaya bile halım yok mıde bulantımın geçceği tek an uyku anlarım biliyorum...ama nedense garip bi şekılde inat ediyorum uyumamak için...bazen neden bukadar huysuz olduğumu düşünüyorum...kendıme bıle katlanamadığım zamanlara ait anektotlar... fazla bi önemi yok...(=bi sonrakı zaman ait planlara bile heycanlanamıyorum şu final haftası yuzunden...pufff...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
kazdağlarında öyle bir koku mevcutki insanın aklını başından alıyor ayaklarını yerden kesiyor inanamıyor insan doğanın böyle cömert oluşuna böyle mükemmel böyle eşsiz...yer gök kokuyor arkadaş...zamanı geçmek üzere olan narenciye çiçeklerinin kokusunu yeni başlayan zeytin çiçekleri kovalıyor adeta arada akşam sefaları karışıyor hele birde yasemin eklendimi dayanılmaz oluyor her nefes alışınız başka bir karnaval başka bir şenlik...lakin ne dersem diyeyim anlatılmaz yaşanır bir durum...koku olayı çok karmaşık birşey zaten insanın içine işleyen böyle her birşeyi derinlemesine kadar hatırlamanıza yardımcı olan...malum taşınma telaşındayım bıkac zamandır eşyalarım orada burada toparlanmaya çabalıyorum gideceğim güne kadar en azından toplu kalma çabası benımkısı dun sevdiceğimin yeşil yakalı tşortu geldi elime benimkilere karışmıs...butun herşey boğazıma takıldı kaldı sanırsın yutkunmak ne hıç öğrenmemişim orada öluverıcem nefessızlikten...34 koca gun 34 upuzun gece geçmış 34 kes gunaymış 34...