Ana içeriğe atla
odamın tavanındakı yıldızlar uyuyamamama neden oluyo sanırım dönup duruyorum butun gece...keyiflı zamanlar biriktiriyo olmamız yinede birilerinde aklımızın kalmasına engel olamıyo...dans ederken sankı tum salon bize aitmış gibi haklı bi sahiplenme vardı hepimizin yüzünde...öle mutluyduk öyle eğlendik öle dans ettik öylesine hemde...güzel zamanları bide kocaman bi sırıtışla katıldığımız bi karede tabir yerindeyse ölümsüzleştirdikten sonra gerçekten hak etmıştik uyumayıda kımsenın nıyeti yoktu pek...öle yorgunum kı günlerdir...zaman yavaşlasın istiyorum bazen...fazladan anlamlar yüklediğim adamlarda kalıyo aklım...kızıyorum ya kendime inan en çok kendime kırgınlığım...öyle çocukkı bazen hanı dokunsan darmadağın olacak az ötemde...öyle uzakki bazı zaman hanı koştukça ben o yok oluyo gibi...duruyorum bazen yorgun birazda vazgeçmiş gibi sankı ruhum...nedenını nasılını bilmiyorum varlığı güvence gibi sankı tum yanlız zamanlara yinede hiç yokmuş gibi...tek bi kelımesiyle dolupta taşıyo bazen zaman kendimden çok ona şaşıyo gibiyim...bitsin istiyorumda brakamıyorum dokunduğum yerlerini...hanı benım şu hastalıklı sevgim varya her defasında dert olan başıma...şimdilerde olsun istiyorum sadece sanırım...çocuk oluyo ya zaman zaman ama öyle herkesin içinde değil bana kaldığında bitek benımle olduğunda tenım koktuğunda tenı saçlarım göğsundeyken elimdeyken tum zaman...hanı çocuk oluyo ya bi ara... benım içimdeki şehr nasıl aydınlık nasıl mavi hemde...kımsenın görmediği yanı olduğunu biliyorum ya...uyuyomuş gibi yapıorum o anlatırken nasıl sıcak hemde tenı...korkmasın istiyorum anlatsın saatlerce...ürkek çocuk sanırsın öle zamanlarında fark edince cümlelerini susuyo kaçıyo kendi içine... nasıl yanlızım ozaman nasıl uzağımda nasıl kırgın içim kendime kendimden çok sabahlara...kokusundanmı nefesindenmı bilmiyorum...bazen uzak oluşu bile keyif veriyo hanı hastalıklı sevgilerimiz var ya bizim...hasta ruhlara bağımlı yanımız...kış bu sene biraz uzak gibi yada bu uzaklık hissi hep o dun izlediğimiz film yüzündendir...esasen herşey şu sıra olması gerektiği gibi...özlenenler dışında fazlaca bi sıkıntısı yok ruhumun yarım romanlarımı biriktiriyorum başucumda öle keyiflıkı masa lambamın ışığı...sabah olunca karanlıkta olsa odam bi parça gün ışığı mutlu kılıyo sabahlarımı...gidemediğim tüm kentlerin lıstesini çıkarmaya başladım...bide çok özlediklerimin isimlerini unutmaya çalışıyorum...zaman herşeyi olduğu gibi kabul etmenın öğrenılebilecek bi meziyet olduğunu farkettirdi...bide sıcak suyla hazır çorba yapılamıcanı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...