Ana içeriğe atla

...bu günün en önemli olayıydı belkide sabahın köründe parkın girişinde yerdeki eski eşyaları satan amcadan aldığım bakır bileziğim...nekadar güzeldi nekadar bana ait hissetmiştim ve nekadar mutlu olmuştum sabah sabah üstüne bide kelebek figürlü bi kolye hediye edilmişti şahsıma günün seftesini yapma şerefine nail olmuşum bilmeden...bende yaşlı amcanın yalancısıyım öylededi ve elime koyuverdi kolyeyi...avcumdaki kelebek burnumdan içeri girdi sonra kulaklarımdan önce aklımın odalarında uçuştu bi süre tam sokağın köşesini dönüyordumki birden kelebekler bastı içimi ve ben gözlerimde kelebekler uçuşurken hiç bişey düşünmüyordum...sonrasındaysa hiç bişeydi...hiç..hiç işte canım bildiğin hiç hani şu en tanıdık olanından...birileri canınızı yakmak isterken sizden çok uzakken ...birileri çokça söylerken susmak nedir bilmezken...o çok uzağınızdayken ve artk geçmişken yinede bazı bazı düşündürürken...geride fazlaca bişey kalmamışken hatta siz azbiraz mutlu hissetmişken...ama yinede korkarken en sevdiğine bile bu denli uzak kalmışken...hala birlerinin var olucağına olan inancımı zorluyorum sanki...cebimdeki çakıl taşlarını birbir yere brakıyorum beni daha kolay bul diye belkide.. arkamda her seferinde izimi brakıyoum braktığın izleri siliyorum kokundan kurtuldum dün gece bide artık rüya görmüyorum geceleri susamıyorum sana sonra biliyomusun artk ben seni pek özlemiyorum alıştım olmamana...sonrasında en sevdiğim şeyeri yapıyorum bugünlerde yine çokça konuşuyorum hemde senin dinlerken hafiften benimle eğlendiğin gibi heycanlanarak kuruyorum her cümlemi öle silik değil üzerine basa basa herkelimenin her hecenın vurgusunda parmak ucumda hissederk tenini...ve güzel fotoraflar çekiyorum güzel çocuklar görüyorum ve öyle güzel gülümsüyolar ki çantamdaki renkli şeketlerden avuçlarına brakıyorum sesizce öyle ürkeklerki teşekkürü gözlerinden okuyorum kafalarını okşayıp devam ediyorum yürümeye yaşlı insanlar görüyorum çokca mutsuzluk biriktrmiş hayat onların eşiğinde ama öle güzel öpüyoki o teyze beni sanki herseferinde karşılaşır gibi o mahallede ve o şarapcı öle içten ikarm ediyoki son yudumunu...diyorum ki hala birileri hissederek yaşıyo demekki hala birileri bir diğerini hiç bi nedeni yokken sevebiliyo...peki niye tüm bu mutsuzluk zamanları...yok öle mutsuz falan değilim de içimde bi hüzün sonbahara ait sanki... dahada var oysa...göze yasak dile tuzak belkide falaca uzak o eski dostu çok özlemekle ilgili bilmiyorum...bilmdiğim onca şeyle birlikte sarıp sarmalıyıp kaldırıyorum...ve bak yine sabah oluyor ...ben başka bi kentde...denize hasret martıları var bu kentin bide üzgün kadınları...güzel çocukları...şimdilerde bakır bileziğim ve güzel çocukları bu kentin bir sonraki güne minnetdar uyanıyorum...sadece beni bul istiyorum izimi brakıyorum kokunu duyduğum yere...tüm güzel zamanlarımı sana saklıyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu  ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
Kilometrelerce ne demek biliyormusun...hiç hayatında kilometrelerce uzaktayken ile başlayan cümleler kurdunmu.muhtemelen kurmamışsınız yada en azından kısmet olmuşta birkez öylesine bi laf etmişsen hatırlamayacağın kadar önemsiz bi konuda falandır herhalde.ben bu koca seneyi kilometrelerce uzakta geçirdim ondan ve kendimden ve geriye kalan tüm hayatımdan kilometrelerce uzakta...bir adım yaklaşamadan üstelik ne ona ne hayatımıza... Kilometrelerce ile başlayan onca kelime...tükendik...ne desem boş ne desem fazladan anlamsız kaldı...hayatımda kocaman bir anlam kayması öylece kalakalmış haldeyim...onsuz yaşamak hep eksik kalmak hiç yetememek gibi insan dandik bir film sahnesine ne kadar ağlar ki ... evet ben her daim sulu göz bir insandım Onu da al koy bir kenara...insan hiç uyuyamadığı gecelerden hiç uyanmak istemediği sabahlara nasıl uyanır uyanırmış...uyur uyanık yarım yamalak eksik gedik öyle böyle yaşarmış işte ne kadar yaşamaksa nasıl yaşamaksa kitap okuyamadan sevgiliye sarılıp uyu...
...genel olara kendimden pek memnun değilim şu sıra...kendimle ilgili sorunlarım var kendimden sıkıldığım zamanlar kendime gelmem gereken anlar var...hayat sabah kalkıp gıyınıp dukkana gelmek gun boyu ınsanlara gulumsemek personelın abuk subuk ıstek ve saçma sapan tavırlarına maruz kalmak patronlara gereksiz laflar anlatmak para saymak ışıkları kapatıp taksı çağırmak taksıcının ona göre çok önemli bana göre çoğu kez anlamsız kalan hayat eleştırılerını dınlemek eve gıtmek herkul nereye ışedı çıka nereye kustu telaşından sonra abuk bı tv dızısı karşısında uyuyakalmak oldu...yatagın uzerındekı temız çamaşırlara hergun bır yenısı eklenıyor ve ben ıçerısınden bı çorap bır hırka alıp oldukları yerde bırakıyorum onları...akşamları çok yayılmışlarsa bırazcık daha kenara ıttırıyorumkı banada yer açılsın dıye...eskıden bıseyler cızerdım arada da olsa...çiçek yetiştirirdım kıtap okuduğum zamanlar vardı mesela...bıyerlere gıdıp bı bıra söyleyıp eskı bı arkadaşı bekledığım bıkaç zamanım vardı...ruh...