Ana içeriğe atla
...ve her seferinde usul usul gece oluyordu bu şehrlerde her adamın kaçışlarıydım ben kendinden...nedenını bilmediğim bi yenılişleri vardı her defasında benı paramparça eden...kendilerinden kaçmakken amaçları bı süre sonra tek işleri benim mutsuzluklarımdan kağıt gemiler yapmak oluyordu ve öle kayıtsızca bakıyorlardı ki yüzüme ilk defa geçenlerde biri nekadar hüzünlu bakıyorsun dedi...niye...değişiklik olsun diye dedim bi önemi yok esasen hayat tekrarlıyor her defasında kendini...aşık olan adamlar kendinden kaçanlar yorulupda dinlenmek isteyenler birini mutsuz etme gerği duyanlar belkide bazen gerçekten sevenler...her dokunuşta paramparça dağılan ruhum ve benım yararsız çırpınışlarım...sonrasında pişmanlıklar ve benım artık aldırmayışım tüm bu aldanışlarıma bu mutsuzluklarıma...gülümseyişlerim bir diğerinin içine oturan hüznum her seferinde yenıden güçlenırım diye bekleyişlerim kanıyan dizlerim...arka bahçemdeki papatyalarımı yolarken buldum dün gece kendimi orda olmamalarını istedim nefret ettim dua ettim küfür ettim bütün gece ayaklarımın altında papatyalar...o dostun çok uzakta olduğuna inandırmak kendini herşeyi dahada kolay kılabiliyormudur acaba gerçekten yoksa budamı benım aldanışlarım...hayret ne çabuk değişiyor insan ne çabuk yitiyo bu zaman ben hep birilerinin kaçışları olurken şimdilerde herkes sussun istiyorum...birikir hüznüm cebime sığmaz...dizlerim kanarken ben hala umutlumuyumdurkı zamandan ...herşey benım suçum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu  ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
Kilometrelerce ne demek biliyormusun...hiç hayatında kilometrelerce uzaktayken ile başlayan cümleler kurdunmu.muhtemelen kurmamışsınız yada en azından kısmet olmuşta birkez öylesine bi laf etmişsen hatırlamayacağın kadar önemsiz bi konuda falandır herhalde.ben bu koca seneyi kilometrelerce uzakta geçirdim ondan ve kendimden ve geriye kalan tüm hayatımdan kilometrelerce uzakta...bir adım yaklaşamadan üstelik ne ona ne hayatımıza... Kilometrelerce ile başlayan onca kelime...tükendik...ne desem boş ne desem fazladan anlamsız kaldı...hayatımda kocaman bir anlam kayması öylece kalakalmış haldeyim...onsuz yaşamak hep eksik kalmak hiç yetememek gibi insan dandik bir film sahnesine ne kadar ağlar ki ... evet ben her daim sulu göz bir insandım Onu da al koy bir kenara...insan hiç uyuyamadığı gecelerden hiç uyanmak istemediği sabahlara nasıl uyanır uyanırmış...uyur uyanık yarım yamalak eksik gedik öyle böyle yaşarmış işte ne kadar yaşamaksa nasıl yaşamaksa kitap okuyamadan sevgiliye sarılıp uyu...
...genel olara kendimden pek memnun değilim şu sıra...kendimle ilgili sorunlarım var kendimden sıkıldığım zamanlar kendime gelmem gereken anlar var...hayat sabah kalkıp gıyınıp dukkana gelmek gun boyu ınsanlara gulumsemek personelın abuk subuk ıstek ve saçma sapan tavırlarına maruz kalmak patronlara gereksiz laflar anlatmak para saymak ışıkları kapatıp taksı çağırmak taksıcının ona göre çok önemli bana göre çoğu kez anlamsız kalan hayat eleştırılerını dınlemek eve gıtmek herkul nereye ışedı çıka nereye kustu telaşından sonra abuk bı tv dızısı karşısında uyuyakalmak oldu...yatagın uzerındekı temız çamaşırlara hergun bır yenısı eklenıyor ve ben ıçerısınden bı çorap bır hırka alıp oldukları yerde bırakıyorum onları...akşamları çok yayılmışlarsa bırazcık daha kenara ıttırıyorumkı banada yer açılsın dıye...eskıden bıseyler cızerdım arada da olsa...çiçek yetiştirirdım kıtap okuduğum zamanlar vardı mesela...bıyerlere gıdıp bı bıra söyleyıp eskı bı arkadaşı bekledığım bıkaç zamanım vardı...ruh...