Ana içeriğe atla
kendımı oyalamakla meşkulken şimdilerde mutsuz zamanlarım için kufurler ediorum ve delı gıbı konuşmak isterken dağılan cumlelerimi fark ediorum sağda solda böluk pörçük...konuşacak hiç bişeyim kalmamış oysa nekadar erkenmış herşey için nasıl eğretiymış bu haller nasıl mutsuz ediciymış bu zamanlar...birileri birilerini çok severmışte fazla değerlı olurmuş...değersiz hissetmekmış kendini yitirmekmış zamanlarını misketlerini kaybetmek gibiymış kırmızı balonunun bırden patlamasına uzulmek gibiymış oyunun en guzel yerinde annemın çağırması gıbıymış...yarım hıssetmekmış zamanı eksiltmekmış kendini oyalamak adına bugunu öldürüp denize atmak istemekmiş arayıpda bulamamak gibiymiş...gözünü kırpma demek istemek gibiymiş...gözünü kırptığında düşmek gibiymiş...onu öperken nefesini tutmak gibiymiş zamanın durması gibiymiş kendine yakıştırmadığın bi elbiseyi giymek yazın bitişine hayıflanmak geceden korkmak gibiymiş...biri varmış az önce şimdi yok olmuş...havuçlu kek yaptım bugün sonra uyudum sonra balkona çıktım üşüdüm aklıma geldin uyudum uyandım çizgi film izledim aklımı sende buldum kahve içtim uyudum telefonla konuştum kıtap okudum uyudum bu gunu öldürme planları yaptım denızolmayan bı kentde gunu öldurmekte öle zorkı bı bılsen..bilme yada...anlattıklarımı unut istedim...masalları,cümleleri,defne yaprağını,papatyaları,fotorafları,düşleri düşlediklerimizi,unuttuklarımızı hatrladıklarımızı,çocksu heycanımı salakça zamanarımı uzen yanlarımı geveze zamanlarımı görmemen bilmemen gerekn herşeyi beni belkıde unut istedim başkasının görmediklerini bana ait olanları...sadece unut istedim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...