Ana içeriğe atla
...kollarım açık sonuna kadar ve yüzüme değen rüzgarı hissetmenin tadını anlatamam ve iliklerime kadar işleyen güneş...keşke sende olsaydın die geçirmiştim içimden oysa...iyiki yoktun...belkide hiç olmamıştında ben ol istemiştim...belkide yaşamaktan çokta keyif alacağımız zamanlar yaşayabilirdik birazhada güzel fotoraflar çekebilir gitmek istediğimiz yerlere beraber gidebilirdik beraber herhangi bi güne uyanabilirdik o sölediğimiz yolculuklara çıkabilirdik izlicemiz filmler biriktirip oturup sabahlara kadar izleyip sonrasında sen benim sölediğim herşeye karşı bi görüş bildire bilirdin hihii tartışabilirdik gülme krizlerine girebilirdik iddaya girebilirdik benim kazandığım halde kazandığını söleyip mızıkçılık yapabilirdin ne biliyim aklına ne geliosa yarım yamalak olduk olmadık belkide benim sölemeyi unuttuğum...tüm bu şeyleri yapabildikte ben vazgeçtim sanırım...sana bunu anlatmak nasıl bişi bilmiorumda hiç kendimden bukadar rahatsız olmamıştım...ve katlanamıcamm tek şey belkide bu durum...güzel zamanlar keyifli anlar ve renklı şekerler için teşekkür ederim sana sölemedim ama merak etme...yağan şekerleri gördüm...herşey bıraz daha mutlu olmak içinken kendimi mutsuz edicek şimdiki zamanlar yaşamıcam daha fazla karar verdim...bir diğeri olmak fazlasıyla incitir beni...olduk olmadık zamanlarım yarım cümlelerim paronayalarım inatcı yanlarım çocuksu hayallerim şımarık hallerim var benim bide üşüyen ellerim...ama ruhum kırılınca çok mutsuz oluyorum inan görmek istemessin...tahanks for you' rain colored sugars for me'...(=

Yorumlar

kao dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...