oraya buraya dağılan yanlarımı toplamakla meşkulum...fazlaca geçimsizim bu aralarda...burnumun kızarıklığı geçmek üzere yediğim portakallar işe yaramış olmalı...evde olmanın huzuru bişeylere geç kalışın huzursuzluğu şarabın mayhoşluğu birinin yok oluşuna kaldırıyorum tüm bardakları...her anını sarıp sarmalayıp kaldırma telaşı sardı unutmaya başlarken bellek onu ve ona ait olanları...birileri gelip birileri giderken bizler hep aynı yerde adımlarımızı sayarak harcıyoruz tüm boş zamanlarımızı...belkide inanmıyorum dediğin tüm bildik yalanlara fazlaca inanmış olmakla ilgilidir üzerimdeki bu kırgınlık zamanları portakal c vitamıni üşütürsen nane limon aşıksan yapcak fazla bişi yok ki şu anki durumum buna pek müsait değil...ve krılmışsan birileri tarafından bi fincan karanfil tarçın çayı içine bi parça liman şkere lüzüm yok kiloda yapıo zaten ihihiiii...kendimi iyi hissetmek için çikolata yemek varken tarçın çayına atılan iki adet kesme şekerle harcamaya hiç niyetli değilim günlük şeker hakkımı...güneş var bu gün bu yerde...neyin ışıkları vuruyo inan hiç bişey ifade etmiyo şu aralar...deniz bulanık ben karman çorman zaman yavaşladı gene bu aralar hava durgun ben sıkkın biraz kırgın...bişeyler duymaya gücüm yok gibi bildiklerim yeter dahasına hiç luzum yok şu sıra...zaten bunun aksı bi durumda yok esasen...hangi şehirler yakın hagileri uzak...kim yalancı kim paranoyak...kimler var kimler yok... az önce birileri vardı şimdi yok...şimdi çekip giden değil hep bir diğeri, olacak...geçmiş nerde gelecek olan nezaman...varmıydı gerçekten o anda...oda bana aşıkmıydı acaba...niye üzgün bakıyo bana niye üzgün budenli...bilmeye gerek bile yokken soruların anlamsızlığı ilk andan beri hep vardı bizim aramızda susup kabullendiğimiz zamanlardı bizi biz olmaktan alan kendimize hükmedemeyip yenildiğimiz yenikliğe sevinsekmi üzülsekmi bilemediğimiz...bana bıraktığın bişiler varmı bilmiyorum varsada ne onuda bilmiyorum senmiydin benmiydim bilmiyorum hiçleşirken hayatım senin avuçlarında ben tutunabilmek için son gücümle sana sarılmıştım oysa...bu gün güneş var bu kentde denizin kenarındaki yaldızlı kabuklara takılıyo gözüm kafamı çevirip yürüyorum...kendi masallarımı kendim anlatmayı öğrendim geçen akşam biliyomusun okadarda zor değilmiş aslında...
Birdaha asla eskisi gibi olmayacaktı artık ve biz bunun ağırlığının altında kalmış paramparça ruhlarımızla devam etmeliydik...belkide devam etmemeliydik henüz bilebildiğimiz zamanlarda değildik...ülkelerde savaşlar başlayıp biterken hala yeterince inandırıcı gelmiyordu ölü insan vücutları...hayatımız manipüle edilmiş bi haber tadında olmaya başlamıştı...ve hiç olmadığımız kadar hırçındık artık hatanın her defansında bir diğerimizde olduğuna inanmak isteyen yanlarımız birbirinizi seven yanlarımızın çürüyor olmasını fırsat biliyordu sanki...acımasız birşeyler vardı ve biz hiç birşey yapamaz durumdaydık...birbirimizden bunca uzak yerlerdeyken biz bile hiç olmadığımız kadar acımasızlaşmıştık artık...o beklenen gün gelmiyordu dahada kötüsü gelmeyecekti de ve artık ikimizde bunu biliyorduk...yinede dilimizin ucundakiler bir diğerinden çok kendimizi fazlaca acıtacak cinsten olduğundan birtürlü çıkaramıyorduk kelimeleri...kelimeleri derleyip toplayıp düzgün cümleler kurmanın derdındeydık ...
Yorumlar