Ana içeriğe atla
her dokunuşta kaybolmuş ruhum ve yitp gitmiş zaman avuçlarım kanamış onu bile farketmemişim...zamanla zaman olmayan arasındaydı o an...her dokunuşta paramparça dağılmış kalbim odaya aldırmamışım!bir dudakta başlayan bir bakışla son bulan...güneş batımıştı oysa sabahın körüydü daha o acıkmıştı bense tıkabasa doymuştum mutsuzluğa hiç açmak istemedim gözlerimi gidicenden öyle emindimki...hiç yel deirmeni görmedim ben ama donkişotluğm tutmuş nedense...inadına acıtıyorum şimdi kendimi...saatlerce yürüyorum saatlerce okuyorum geri kalan zamansa... ondada uyuyorum, ruhumu kandırıyorum...oysa herşey fazla güzeldi farkındalıklara bile kapamıştım gözlerimi...ençokda bu yüzden acıtmam bu denli canımı kanırtıyorum kabuk bile bağlayamayan yaralarımı kurcalıyorum boş vakitlerimde...nefesini hissettiğimde tuttum nefesimi daha az acısın istedim canım tanrım ne salaklık...yatağın başında birikmiş kıyafetlerimi kaldırıp dolaba fırlattım,yığınlar yaptım öbek öbek mutsuzluklarımdan,uyudum uayanmak istemedim ama yapıcak bşey bualamadım uyandım,küpelerimin çiftlerini aradım buldumda çoğunu,adam asmaca oynadım gecenn bi saati tüm aşık olduğum adamları astım odamın tavanına tek tek yatağa uzandı onları izledim...kendimden sıkıldım...midem bulandı uyudum belki geçer die...uyandım sabahın köründe...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

neçok özlüyorum bazı zaman onu...ne çok sevmiş yüreğim gözlerini...ne çok alışmış tenine ruhum...yabancı biri oluşundan şimdilerde gözlerimi dolduruyor hatırlattıkları...zaman ne hızlı ne acımasızca geçip gitmiş yanıbaşımızdan...bırden bambaşka şehirlerde bambaşka insanlar olarak buluvermişiz kendimizi...oysa bazen daha dun havuçlu tarçınlı kekin kokusuna karışan muhabbetlerimiz varmış gibi daha dun sol omzunda uyuyakalmışım gıbı...uyandığımda çoktan gıtmıştın ve ben çok başka bır hayattaydım senden ısık yılı uzakta...ınsan herşeye alışıyor lakin...gidenin yeri muthış bır hızla doluverıyor...unutulmuyor belki ama geçip gidiyor tum önemli gibi görünenler...ve bir adam çıkıp paldır küldür giriveriyor hayatıma...senın elllerimi tutamadığın tum deniz kenarlarında ellerimi tutuyor senın yatamadığın uykularda bana sarılıyor...benden önce hep eksikmiş hep yarımmış gibi seviyor benı...öyle tanıdık geliyorki sevgisi tıpkı benım senı sevdiğim gibi tanıdık bi his ve ben sırf bu hıs ıçın bıle seve...
...belkıde haklıydı bırçoğu...belkıde ben fazla heycanlanmıştım -ebılırdık dedeğimiz herşeye...ve belkıde ben hıç gereği yokken olmanı istemıştım...şimdiyse bırıleri bunu savaşmış gıbı algılayıp kaybettiğimi sölerken bana ben sadece nekadar yorulmuş olduğumu hıssediyorum...çokta dışında bırınn vazgeçmememi sölemesine şaşırarak hemde...neyden nasıl vazgeçilmesinki...bırıleri çoktan başka bı gezegene gıtmişken...avuçlarımdakı soru işaretlerı artık çok daha fazla ağır gelırken...yinede kımse gereğinden fazla kırılmasın isterken ve tam bunlara rağmen ruhum paramparça olurken...susarken konuşmak isterken...yokken...var olmanı dilerken...en çok kendine güvenırken ona inanmak isterken...saklarken herkesden...incinirken...diğeriyken...severken...uyurken...sabah olurken yalnızken...dokunurken...beklerken...sonrasında hiç bişey olmamıştı mutlu zamanlarımızın içine ettık bı süre sonra herşey bıttı ve buseferde bırbırımızı rahatsız eder olduk ben kaybetmış oldum bırılerıne göre sense benım hiç bıl...
...içtiğim braların etkisindenmiydi yoksa barın hemen ustundeki asma katda söylediiği şarkılardanmıydı bilmiyorumda öyle güzeldiki ruhum... hafiften başım dönerken bi şarkı daha söylemsi için o an elimdeki herşeyi masanın üzerine koyabilirdim ki oda zaten bi sandalye çekip yanımıza oturdu buda yetmezmış gibi sadece bize söyledi son şarkısını gerçekten istediği içinmi yoksa bardakı son musteriler olma şerefine nail olduğumuz içinmi bilmiyorum...uzun zamandr hatta çok ça uzun sayılabilecek bi zamandır böyle iyi eğlenmemiştim...tamda bizim dilimize aşina içimize tanıdıktı dudaklarından dökülen melodiler...ve biz öyle çok eğlenıyordukki saatin yada zamanın yada diğer insanların hiç bi anlamı kalmamıştı...sadece o biz ve biralarımız bide tuzlu fıstık kabuklarımız...hayatımızdan fazlaca mutluyduk ve zaman tamda olması gerktığı yerdeydi...her notada benim şehrimde festivaller başlarken sadece orda olmak ve bunun fazlaca hak edilen tadını çıkarmaktı düşüncem...tek düşüncemdi elleri...nedenin...